Mayına Bastın


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazıları
Eklenme Tarihi: 28 Temmuz 2009
Geçerli Tarih: 19 Mart 2024, 14:23
Site: Haberci71.com - Kırıkkale Haberleri
URL: http://www.haberci71.com/yazar.asp?yaziID=1402


Yeni dünya düzeninde sömürge anlayışı değişmiş, artık gelişmiş ülkeler başka ülkelerin verimli arazilerini satın almak veya kiralamak usulü ile gıda ihtiyaçlarını karşılama yoluna gitmeye başlamışlardır.

Son günlerde Türkiye gündemini meşgul eden TBMM’inde kanunlaşan ve bütün Türkiye’nin bildiği gibi Suriye sınırındaki mayınlı arazinin temizlenmesi meselesidir. 1999′da kabul edilen Ottowa Sözleşmesini 2003′te TBMM kabul etmiş, bu sözleşmeye göre 2014 yılına kadar sınırlarındaki mayınları temizlemek mecburiyetindedir.

Arazilerin mayından temizlenmesi düşüncesi Turgut Özal döneminden beri düşünülmektedir. 1999 yılında Savunma Bakanlığına sorulmuş fakat zayiat fazla olur diye konu askıya alınmıştır. 57. Hükümette askere sorulmuş asker mayınlı arazilerin temizlenebilmesi için 44 Milyon Dolara ihtiyaç olduğunu belirtmiş, hükümet 17 Milyon dolarını vermişse de yine bir sonuç çıkmamıştır.

Kanunun bu şekilde çıkmasına bu ülkede aklı başında herkes karşıdır. Buna sağcıda, solcuda, AKP’lide, Milliyetçide, yöre halkı da, batılısı, kuzeylisi de velhasıl bu topraklarda ilelebet yaşamak ortak paydası olan herkes karşı ama nasıl oluyor da hükümet bu kadar bu konuda ısrarcı oluyor!

İhaleye teklif veren 14 firmanın üçü doğrudan İsrail firması, üçü de Amerikan şirketi fakat sahipleri Yahudi yani Yahudi’nin bu ihaleyi kazanma şansı çok yüksek, bu bilindiği halde niye bu ısrar. İş bu halde iken insan soramadan edemiyor. Acaba Davos’un diyetini mi ödeniyor.

Bugünkü Kanun ile Mayınlı arazinin temizlenmesi karşılığında oluşacak maliyeti ödememek için dünyanın en iyi onyedinci ekonomisi olduğunu iddia eden hükümet, paramızın olmadığı gerekçesi ile yap-işlet-devret modelini seçmiş, mayınların temizlenmesi karşılığında 250 bin dönüm arazi 44 yıllığına temizleyen firmaya organik tarım yapmak koşulu ile verilecektir

Mayınlı arazinin temizlenmesine kimse karşı çıkmamaktadır. Arazilerin temizlenmesini Asker mi yapar yoksa hizmet almak yolu ile şirketlere ihale mi edilir, nasıl bir yol izlenirse izlensin belirli bir süre için bu işi yapacak firmaya verilmesine karşıyız. Bu firmanın Yahudi olması önemli değil, bir Türk firması bile olsa bu durum milli bağımsızlığımıza aykırıdır.

Bugün Başbakanın her türlü baskısı sonucu bu kanun çıkmış kendi vekillerine bile bu kanunu anlatamayan Başbakan AKP’nin ağır toplarından 82 vekil hatta aralarında eski ve yeni kabine üyeleri bile var imza vermek istemedikleri için Meclise gelmemişlerdir.

Ömrünün ne kadar olduğu bile belli olmayan bir hükümet, nasıl olurda 44 yıllığına geleceğimizi ipotek altına alır. Kanuna göre beş yılda arazi temizlenecek, buna karşılık 44 yıl organik tarım şartı ile kullanacaklar. Şimdi şu soruda aklımıza geliyor. Niye onbeş, otuz, altmış değil de 44 yıl, bu hesabı kim yaptı. Neye göre yaptı?

Yahudi anlayışında Arz-ı Mev’ut (vaat edilmiş topraklar)ın Fırata kadar olan araziler olduğunu biliyoruz. Tarihte Yahudilerin Filistin’e nasıl yerleştiklerini ve Devletlerini kurduklarını da hepimiz biliyoruz buna rağmen hala bu kanunda ısrara ihanet demekten başka bir şey demek içimden gelmiyor doğrusu,

Acaba Suriye sınırındaki Mayınlı araziden sonra Ceylanpınar Devlet Üretme çiftliğimi sırada, Fırat’a bu şekilde mi ulaşılacak?

Beklentimiz bu vatan toprağını peşkeş kanununu Cumhurbaşkanından dönmesidir. Bu kanuna Müslüman Türk Milletini rahatsız etmektedir. Bu haliyle ısrar eden Başbakan mayına basmıştır.

Mayınların döşendiği 1950′li yıllarda bu toprakların büyük bir bölümü kamulaştırılmıştır. Mayınlar bir şekilde temizlendikten sonra bu topraklar eski sahiplerine uzun vadeli 44 yıllık taksitlerle geri verilebilir. Veya bölge halkı arasında kooperatifler kurularak, halka devredilmelidir.