MÜSLÜMAN KADININ SAMİMİYETİ

26 Şubat 2011, 11:10

MÜSLÜMAN KADININ SAMİMİYETİ

İnsanın samimi olması demek, içiyle dışının bir olması demektir. Yani içinden geçenleri olduğu gibi, değiştirmeden, insanların yadırgamasından ya da kınamasından çekinmeden anlatabilmesi demektir. Samimiyet, insana doğallık getirir, samimi olan insan yaşamdan bu sayede çok büyük bir zevk alır. Fakat samimi olmayan bir insan, samimiyetin bu gücünden habersizdir. Yalnızca samimi olduğu taktirde kazanılabileceği özellikleri, insanlara kendisini olduğundan farklı göstererek, kazanacağını zanneden kişiler, bir takım yapmacık tavırlara girişirler. İşte böyle bir karaktere sahip olan insanlar, birbirlerinin arkasından konuşup, aldatabilir ya da kolaylıkla birbirlerine yalan söyleyebilirler. Samimiyetsiz bir insan, bir gün önce arkasından konuştuğu ve hiç sevmediğini söylediği bir insanla, bir gün sonra hiç böyle hislere sahip olamamışcasına, menfaatleri için birlik yapıp, samimi görünebilir.

Allah’ın Kuran’da övdüğü Müslüman kadın ise, bu tavırlardan şiddetle kaçınır ve duyduğu Allah korkusu nedeniyle son derece samimi bir karaktere sahip olur. Dünyadaki tek amacı, Allah’ın rızasını kazanmaktır ve O’ndan başka hiç kimseyi memnun edebilmek için karakterinde değişiklikler yapmaz. İnsanlara karşı küçük çıkarlar ve menfaatler uğruna samimiyetsiz davranmaz. Etrafındaki insanlar ne tepki verirlerse versinler, kendi düşüncelerini çekinmeden söyler. Asla insanların beğenisini kazanabilmek için yapmacık tavırlarda bulunmaz. Mümin kadın, asil ve onurlu bir kişilik gösterir ve çıkar elde etmek için kalitesiz tavırlara bulunmaz. Müslüman kadın dünyada, Allah’ın rızasından başka bir şeyi elde etmeyi umut etmez. Müslüman kadın, nefsini çok iyi tanır ve asla ona fırsat vermez. Allah’ın beğendiği ahlakın dışına çıkmaz.

Yüce Allah, Kuran’da Müslüman kadınlara, Hz. Meryem’i örnek kılmıştır. Hz. Meryem yaşamı boyunca birçok zorlu imtihanlara tabi tutulmuş, Allah’a olan bağlılığı ve samimiyetiyle hepsinden geçmiştir. İnkarcıların baskısına karşı Allah onu korumuş ve kutlu kılmıştır. Hz. Meryem, Allah’a karşı son derece samimi olmuş ve O’na sığınıp dua etmiştir. Bütün sıkıntılarını O’na bildirmiştir.

“Hani melekler: "meryem, şüphesiz Allah seni seçti, seni arındırdı ve alemlerin kadınlarına üstün kıldı," demişti.’’ (Ali İmran Suresi, 42)

Mümin kadın, Allah’ın yaratma sanatını en güzel şekilde takdir eder ve O’nu durmaksızın anar ve yüceltir. Yüce Allah’ın her şeye güç yetirdiğini ve her şeyin kontrolünün O’nun gücünde olduğunu bilir. Sonsuz güç ve kudret sahibi Yüce Allah, her şeyden haber olan ve bilendir. İnsanı en iyi tanıyan kuşkusuz, onu yaratan ve Kendi ruhundan üfleyen Yüce Allah’tır. Bu gerçeklerin bilincinde olan mümin kadın, Hz. Meryem örneğinde olduğu gibi Allah’a karşı son derece samimi bir karaktere sahip olur.

“Sözü açığa vursan da, (gizlesen de birdir). Çünkü şüphesiz O, gizliyi de, gizlinin gizlisini de bilmektedir.’’ (Taha Suresi, 7)

Samimiyet, mümin için en önemli ahlak özelliğidir. Samimi ve halis bir niyete sahip olan bir insanı Yüce Allah koruyacak ve güzel ahlaka ulaştıracaktır. Mümin kadın Allah’ın emri üzerine sevgiyi, saygıyı, hoşgörüyü, adaleti, affediciliği, sabrı en üst seviyede yaşar. Bu nedenle mümin kadın, samimi olarak Allah’a bağlı bir kalple, O’ndan şiddetle korkan, O’nu çok seven bir karaktere sahip olur. Her gittiği yerde saygı görür, en küçük olaylarda üzülmez, Allah’ın yarattığı görüntülerde bir hikmet arar. Bu da mümin kadını itidalli, güçlü bir insan yapar.

Müslüman kadın, küçük dünyevi menfaatlerin peşinde koşmadığı için, hedefi her zaman büyüktür. Müslüman kadının hedefi Allah’ın rızası ve cennetidir. İnsanların da cennetine vesile olmak için mücadele eder.

“Erkek olsun, kadın olsun, bir mü'min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz.’’ (Nahl Suresi, 97)