| ||||||||||
EN ÇOK OKUNANLAR |
BAĞIMLILIK SEMİNERİ10 Mart 2019, 18:09 BAĞIMLILIK SEMİNERİ Bağımlılığın Tanımı Bağımlı deyince aklımıza, alışkanlık yapan, insanı ruhen ve bedenen bağımlı kılan, sağlığa zarar veren, zamanı öldüren, özgürlüğü kaybolan, insanlar geliyor aklımıza. Her normal insanın, sağlıklı başarılı mutlu yaşamak için, amacı ve bir hedefi vardır, bağımlı insanın amacı ve hedefi ise, bağımlı bulunduğu nesneye her ihtiyaç duyduğunda ulaşabiliyor olmalıdır. Bağımlıların, bağımlı oldukları maddeyi elde etmeleri, en önemli işleridir, o kısır döngüden bir türlü kurtulamaz, bu nesneleri elde etmek için elindeki son kuruşunu harcamaktan çekinmezler. Para bulamazsa, hırsızlık ve gayri meşru işler yaparak, onurunu, şerefini, hatta namusunu, ayaklar altına alırlar. Aile ve toplumda yaşanan sorunları, duyup, görüp, okudukça, uyuşturucu bağımlılığının, korkunç yüzü görülmektedir. Bağımlılığın bir diğer korkunç yüzü ise Yaratan’ın yasağını hiçe saymaktır. Gördüğümüz ve göremediğimiz varlık Âleminin sahibi Yüce Allah, gönderdiği kitapta, insan aklına, bedenine zarar veren, içki, kumar ve her türlü zararlı alışkanlık yapan maddelerden, davranışlardan uzak durmamızı, bunların insanları felakete sürüklediğini, dünya ahret saadetini kaybettirdiğini bildirir. Bir merak uğruna, içinde öğüt, ilim, bilim ve peygamberler tarihi bulunan Kuran’ın sözlerine kulak tıkayan insan, ebedi ziyanda olacaktır. Araştırmalar gösteriyor ki; kötü alışkanlığa sahip olan hemen herkes, arkadaş tavsiyesi ile bir taneden bir şey olmaz, ben bağımlı olmam diye düşünerek, kötü örneklere kapılarak, kullanıma başlar. Bağımlılıktan korunmak için, hiç başlamamak gerekmektedir. Bütün bağımlılar özgürlüklerini kaybederek, bağımlı olduğu nesnelerin girdabında hapsolurlar. Ruhsal ve bedensel yönden zarar görürler. Bu zarar sade kişinin kendine değil, ailesine ve bütün bir topluma milletinedir. Her bağımlı, çevresine kötü örnek olarak, bu alışkanlığı yaymaktadır. Bağımlılığa neden olan etkenler Araştırmalardan anlıyoruz ki; bağımlı çocukların ortak özelliği, her istediğinin yapılıp egosunun şişirilmesi ya da zaruri ihtiyaçlarının kısıtlanması ve yoksunluk yaşamasından, inanç ve kültürel değerlerden uzak yaşamasından kaynaklanmaktadır. Bağımlı olmanın, özgürlüğü ve istikbali nasıl yok ettiğini, Şerefle tamamlamak gereken hayatı bedbaht ettiği görülmektedir. Çocuğumuzun bağımlı olmasını istemiyor, sosyal bir çevreye sahip olmasını istiyorsak, ihtiyaç sahiplerine yardım etmeyi, çocuklara oyuncağını verip sevindirmeyi, hastaları ziyaret edip, geçmiş olsun demeyi, ekmek bulamayan insanlara haçlığından göndermeyi, anneanneni, babaanneni ziyaret et seni özlemişler git demeyi, bak bu hayvan çok aç, ona da elindeki simitinden ver diyerek çocuğa, çevresi ile empati kurmaya yönlendirebilir, daha iyi nesillerin yetiştirilmesine katkıda bulunabiliriz. (Hep birlikte “Bağımlı olma, akıllı ol” Çocuk şarkısı) https://www.youtube.com/watch?v=5QscpSVLQUI&feature=share ***** BAĞIMLILIK KONULU GÖZLEM VE ANILARIM İlkokulda Yeşilay kolu başkanlığı yaptığımda, öğretmenimiz, bağımlılık yapan kötü alışkanlıklardan bahsettiği zaman, kendi kendime söz vermiştim. Bağımlı değil, özgür iradeli, güzel alışkanlık sahibi olmaya söz verdim. Adı üstünde kötü alışkanlıklar, bağımlılıklar kelime olarak da hiç güzel değildi. Çünkü zararlı alışkanlıklar, insanları zarara, hüsrana, kötülüklere, yolsuzluk, huzursuzluk, mutsuzluk ve hastalıklara götürürdü. Babam sigara içtiği için, içim titredi, ilk işim, canım babacığıma bunları anlatmak, sigaradan kurtulmasına vesile olmaktı. Rahmetli babama sigarayı bıraktırmak için o kadar uğraştım ki; canım babam, beni kırmak istemedi, sigarayı bıraktı, bu da benim için, zafer olmuştu. 1984 yıllarıydı, 29 yaşlarında, 4 çocuk annesi idim. Otobüsle evime gelip giderken çarşıdaki kahvehanelerin içleri dolup taşarken dışarıdakiler, içerdekilerin üç kat fazla yayılmış oturuyorlar sigara içip, kâğıt oynuyorlar, hatta duyduğuma göre, o zamanlar kahvehanede içki bile içiyorlardı! Kahvehanelerde oturan bu kadar insanın hiç mi bir işi, gücü yoktu, parayı nereden elde ediyorlardı. Pekiyi içtikleri çayın, sigaranın, alkolün, oynadıkları kumarın, parasını nereden buluyorlardı. Halk arasında söylenen ve gazetelerden okuduğum başlıklar aklıma gelirdi. “Alkolik adam, karısını, çocuklarını dövüp hastanelik etmiş” “Hizmetçilik yaparak evi geçindiren karısının elindeki paraları alıp kumara veriyor” “Kazandığı parayı alkole, meyhaneye yatırıyor” “Alkolik miras yediler” “Ana babasından, zorla kahvehane parası alıyor” “Alkoliğin kazancı, ailesinin ihtiyaçlarına değil, kötü alışkanlıklara akıyor” yazı başlıkları beynimde dönüp dururdu. Yakın çevremde de, gelişen ve yaşanan olaylar ve sorunlar karşısında duyarsız kalamazdım. Çevremde yaşanan bu sorunların üstüne, Gazete ve Televizyonlarda sık, sık sigara, bira, içki ve milli piyango reklamı yayınlanır, toplumun dertlerine tuz biber olurdu! Televizyonun Yeşilçam Filmleri başka bir bela idiler. Dertliler, sevdiğine kavuşamayanlar, iyi, güvenilen insanlar içki içiyorlardı. Dindar insanlar içki içmeyen ama kabasaba, sevimsiz, baskıcı, kötü kalpli insanlar olarak tanıyorlardı. İyiler sıkıntın gider diye sigara ikram ederlerdi, Fakirler piyango bileti alır zengin olur, istediğine kavuşurdu. Yani her bir yandan korkunç bir kültür erozyonu içindeydik, iyi olanlar kötü, kötü olanlar, iyi gösteriliyordu. Bu sorunların kalkması için, bir şeyler yapmalıydım. O zamanki Devlet Hastanesi Başhekimi Sn. Halil Mertle toplumdaki yaşanan bu sorunları görüştüm. O da düşüncelerimi onayladı, Kırıkkale’ye Yeşilay şubesinin getirilmesi için gerekli çalışmalara başladı. Bu arada Kırıkkale il gazetesine “Yeşilay şubesini neden istiyorum” isimli makalemi yazdım. Böylece basın hayatımda uyuşturucularla ilgili ilk mücadelemi başlatmış oldum. Zararlı alışkanlıklar ve Yeşilay çalışmaları hakkında o kadar çok yazmıştım ki Adımı hatırlamayanlar bana Yeşilay abla diyorlardı. Şükürler olsun günümüzde sigara içki kumar konusunda çok güzel iyileştirmeler var. Artık Basın yayın bu tür reklam, yapamıyorlar, eskiden yapılan kültür erozyonu kalmadı tabiî ki ama başka sağlık sorunları var sağlıksız beslenme gibi. ***** İlimizde uyuşturucunun yaygınlaştığı yıl, 2013 yılı idi, yıllar önce tanıştığım bir Hanım Kardeşimle, yolda karşılaştım, saat 11 civarı idi, çok yorgun ve bitkindi. Selam verdim, yorgun başını eğerek selamımı aldı ve kısık bir sesle: -Raziye Hanım çok sıkıntıdayım, bana yardım et! -Ne oldu Aynur Hanım, bizim dernek arka sokakta, 2 dakikada orada oluruz, gel gidelim, biraz dinlen, sonra, olup biteni anlatırsın. Daha derneğe gelmeden derdini anlatmaya başladı. - Ne hallerle büyüttüğüm öksüzüm Uyuşturucu kullanıyor, kendi kazancını da, temizlik yaparak kazandığım üç kuruşu da, uyuşturucuya veriyor. -Peki uyuşturucu kullanmaya ne zaman başladı? -Ne uyuşturucuyu ne uyuşturucu kullandığını bilmiyordum ki; -Uyuşturucu kullandığını nasıl anladın. -Uyuşturucu kullandığını, komşunun oğlu söyledi de, öyle haberim oldu, meğer iki yıldır kullanıyormuş. Ne zaman kazancını sorsam bir kavga çıkarıyordu benim kazancımı da elimden alıyordu. Bu arada, koluma tutunarak derneğe kadar geldik. Gözyaşları çeşme gibi akmaya devam ediyordu. Bir bardak su verdim, gözyaşını silmesi için, peçete verdim konuşmaya devam etti. -Raziye hanım bundan bir ay önce uyuşturucu parası bulamamış, -İşte kazancını ona veriyor niye bulamamış -Aldığı uyuşturucu az geliyo yetmiyo, para için evin altını üstüne getirdi. O sırada öyle bir kriz geldi ki, bigörsen çırpına, çırpına ölecek sandım. Acıdan kıvrım, kıvrım kıvrıldı, o zayıf bedeni bir deri bir kemik, kan çanağı gözleri sürekli şiş yüzüne bakınca korkuyorum, eve geldiğinde, bir şey yemez, geldiği gibi, çıkar gider, üstüne başına hiç bakmaz, çok sinirli, her lafıma kızıyor, ne kurtara biliyor, ne de kurtula biliyorum bu dertten. Ağlamaya devam ediyordu. -İki hafta önce para istedi, engelli gardaşi, “anam nereden bulsun” deyince ona saldırdı, onu korurken beni itti dengemi kaybedip, başımı çarpmış, bayılmışım. Gözümü açtığımda hastanedeydim çocuklarımın ikisi de ağlıyordu, polisler, sana ne oldu dediler, “Ayam dahıldı düştüm” dedim. -Çarpma ile bir yerinde her hangi bir şey odlumu Ağlayarak devam etti -Derdim öyle büyük ki ağrı sızı hatırlamıyom. -Her gün geç yatıp işe geç kalktığı için, usta, geç geliyor diye işten çıkardı. O da Para bulup uyuşturucuya vermek için, evde tencereye kadar, para edecek ne varsa her şeyi sattı. Duramadım gittim ustaya yalvardım, işe geri aldırdım. -Her gün ayrı bir olay yaşıyoruz, sabah işe gitmesi için uyandırınca bana kızıp bağıracak diye evden çıkıp yanımızdaki harabeye saklanıyom o gidince eve giriyom. -Dün ahşam yine, “param yok ana, bana para bul dedi, korktum, nereden buluyum diyemedim. Beni ateşler sarmaya başladı, uyuyamadım, kimden uyuşturucu parası isteyim. Bunalıma girdim, bu sabah erken bize yakın spor tesislerindeki demire ipi bağlayıp intihar edecektim. Elime ip aldım, ağlayarak giderken komşumla karşılaştım ne olduğunu sordu, durumu anlatınca intihardan vazgeçirdi Şimdi ben ne yapacağım Raziye Hanım! Dertli anne çok korkuyordu, belikli oğluna uyuşturucu parası arıyordu Raziye hanım: -Gel emniyete gidelim durumu Komiser Ümit Erol Beyefendi’ye anlatalım o bize yardım eder. -Yooo! Olmaz oğlum duyarsa beni öldürür Raziye Hanım, kesinlikle gelmem. Ben komiseri tanıyorum, O oğluna yardımcı olur. Emniyete gittiğimizi, oğlun nerden bilecek, öğle paydosu olmadan gidelim deyince, kabul etti. Ümit Erol beyi “Tütün kontrol kurulundan ” tanıyordum, birlikte gidip durumu anlattık. Ümit Erol Bey: -Buraya gelmekle çok iyi ettiniz, şimdi bana oğlunun iş adresini ver, bu gün biz oğlunuza bir arkadaş gibi yaklaşır yardım eder, tedavi için ikna eder, satıcıların da yerini öğreniriz. Siz rahat edin Dediğinde Aynur hanımın kasvetli yüzü aydınlandı ilk defa yüzü güldü. Bu arada Ümit Bey yakın zamanda kendisine intikal eden bir olayı anlattı: -Geçenlerde, oğlum kayıp, oğlumu bulun diyen bir anne geldi. 6 kız Çocuğundan sonra bir erkek çocuğu olan aile, bu çocuğun her dediğini yapıp şımartarak büyütmüşler, 16 yaşındaki bu çocuk uyuşturucu müptelası, annesi durumu babasından saklıyor. Aldığı haçlıkları yükseltiyor yine de bu haçlıklar az gelmeye başlıyor. Bir gün çocuk babasının yatıracağı taksit paralarını çalıp kaçıyor, baba durumu anlıyor ve evde kıyamet kopuyor. Baba: -Olmaz olsun böyle evlat diye bağırıyor. (Annenin iki gözü iki çeşme ağlıyor.) Raziye hanım: -Çocuk bulundu mu? -Evet, bir hafta sonra bir harabede, perişan, pislik içinde, tanınmayacak şekilde beş parasız bulduk. Dedi. Bu gün ilimizde, resmi rakamlara göre bir yetkiliden 1200 ile 1300 uyuşturucu bağımlısı olduğunu öğrendim. Ben bu sayının bir de görünmeyen yüzünün olacağını düşünüyorum. ***** Yıllardır beraber yaşadığımız bir üst komşum vardı, komşu hanımın eşi alkol alırdı, eve geç geldiği gürültüsünden belli olurdu, sık, sık eşi ve çocuklarına bağırır çağırır, ne huzur bulur ne huzur verirdi. Sonra taşınıp gittiler yıllar sonra komşu hanımla bir parkta karşılaştım. Her zamanki gibi güler yüzlü iyi niyetli, bir hanımefendi idi merakla sordum. -Kıymetli komşum seni her zaman çok sevdim, eşinin bağırmasından dolayı senin adına üzülürdüm. Şimdi hala içki alıyor mu dedim. -Zoraki gülümseyerek, -İçki bütün kötülüklerin başıdır. İçki içen içmeden önce başka, içtikten sonra başka bir insana dönüşür. Kaç defa ayrılmaya kalktım, Her defasında özür dileyip beni engelledi, ayrılmayı bir türlü başaramadım. Ama hayatın sonuna gelmeden çok şükür içkiyi bıraktı. Allah cümleyi bu zehirden kurtarsın. Hayat bir imtihan, Rabbim bu imtihanı iyi verenlerden etsin inşallah. Amin kardeşim diyerek ayrıldım, ama onun bu konuşmalarını hiç unutmadım. ***** Yine uzaktan bir tanıdığımız vardı, hem içki içer, hem kumar oynardı. Bu yüzden hanımı çocuklarını alıp babasının evine gidip boşanma davası açtı. Bu adam ikide bir gidip, oralarda da huzursuzluk çıkardı. Bunun üstüne ayrıldığı eşi, ana babası ve çocukları ile birlikte bir başka memlekete gittiler. Bu adam her zamanki gibi kazancını içkiye kumara vermeye devam etti, haftalar sonra cenazenin kokması nedeni ile bir harabede ölü bulunmuş. ***** İşte kıymetli evlatlarım, bağımlının aile ve topluma yaşattığı anılarımı anlatarak, sizinde anılarınızı hatırlattık. Atalarımız: “Akılsız başın derdini, el ile ayak çeker” derler. Bağımlı bireyin yaşadığı bağımlılık konularını ve yaşadığı sorunlar nelermiş birlikte hatırlayalım. ***** BAĞIMLILIK YAPAN MADDELER VE KORUNMA ŞEKLİ Sigara bağımlılığı: Sigara içinde 4 binden fazla zehir çeşidi bulunan, insan vücuduna saçından tırnağına kadar zarar veren fare ve böcek öldürmede kullanılan bir zehirdir. Bu zehrin bir gramı vücuda enjekte edilse, insanı anında öldürür. Neden sigara içenler ölmüyor derseniz, tabiî ki bir gramı insanı öldürür ama, mili gramlarla insanı, azar, azar zehirleyip hastalandırarak öldürüyor. Tütün içinde bulunan 4 bin zehirden biri olan nikotin adlı madde, beyinin yönetim sistemini eline alarak, kişinin bağımlı olmasına neden olmaktadır. Bir Sigaranın fiyatı 10 TL'den hesaplayacak olursak, (Ortalama sigara fiyatı 9 ve 15 TL arasında) 15 bin bağımlının yıllık harcaması 54 Milyar 750 Milyon Türk Lirası maddi kayıp olmaktadır. Bir o kadarda sağlık harcamalarına gitmekte, saniyelerine kadar değerlendirmemiz gereken kıymetli zaman da boşa harcanmaktadır. Maddi ve manevi bu israfla ülke bütçesini aşan paralar, sağlığı ve zamanı, gereksiz yere harcıyorlar. Ayrıca sigaranın neden olduğu yangın ve kazalar ayrı bir felakettir. İnancımız ve kültürümüz açısından da sigara kesinlikle haramdır. Haram olmasının nedeni, canımıza, malımıza, zamanımıza, zarar vererek israfa neden olmaktadır. israf ta kesinlikle haramdır. Sigara bağımlılığının yoğun olduğu 3. Dünya ülkeleri Sırf bu yüzden kalkınamayacaklardır. UYUŞTURUCU BAĞIMLILIĞI Uyuşturucu direk beyni etkiler ve zarar verir, uyuşturucu kullananlar bir zaman sonra satar, çevresine tavsiye ederler. Bir taneden bir şey olmaz, bir dene, ne zaman istesen bırakırsın der, överler. Kullanıcı yalanlara kanar, hayır diyemezler, önce bedava verdikleri uyuşturucu ikinci üçüncü defasında para vererek almak zorundadırlar. Merakları başlarına bela olur, nasıl olsa bırakırım diye düşünürler, lakin bırakmak istediğin de, de bırakamazlar, bu meret bırakılmaz demeye başlar, her halükarda bağımlı olurlar, bu kullanım sürekli artarak devam eder. Sigara önce beden sağlığına zarar verirken sonra ruh sağlığını bozarken uyuşturucu önce ruh sağlığını sonra beden sağlığını bozmaktadır. Bireyin akıl, ruh ve beden sağlığını, mahvetmekte, aklı başında düşünmesini engellemektedir. Ayrıca bireyin ve ailenin bütçesini sarsıp yoksullaştıran bu zehirden korunmanın yolu, hiç başlamamaktır. Uyuşturucu müptelası, bu zehri bırakmak için ne kadar çok uğraşsa çok azı kurtulabilmektedir. ALKOL BAĞIMLILIĞI Alkol alımına genellikle alkolsüz bira ile alkole başlar, alkolik olmam diye düşünürler, hâlbuki alkolsüz bira, bira değil bir tuzaktır. Bira kullananlar her defasında içtiklerini artırmadıkça yetinmezler. Aydan aya derken, haftadan, haftaya, sonra, her gün ve her saat, içmeye başlar. Artık içmeden durmayacak, müptela bırakmak istese de bağımlılık peşini bırakmayacaktır. Alkol insanın diş etini bozarak dişlerin dökülmesine kalp karaciyer ve damarların bozulmasına neden olur. Şişede durduğu gibi durmaz, her ortamda insanı rezil eder, akıl ruh sağlığını bozar, yaptığı rezilliğin birçoğunu hatırlamaz. Yüz kızartan suçların, kavgaların ve türlü çirkinliğin çoğu, sarhoşken yapılır. İnsan sarhoşken, zincirden boşanmış deliye benzer, evde maddi ve manevi huzuru bereket bırakmadığı için aileyi, darmadağın ederler. Alkol Boşanmaların, cinayetlerin, tecavüzlerin kavgaların en büyük sebepçisidir. KUMAR BAĞIMLILIĞI Kumar, kumarbaz arkadaşlarının, teşvikleri ile heyecan veren oyunlarla, bahislerle başlar, bu oyunlara devam eden insanlar, bağımlı olurlar. Kumar oynayan kişi, artık kumar oynamadan duramaz. Kumar yenmez içilmez ama kişileri ruhen bağımlı kılar. Bağımlı kaybettiği parayı tekrar geri alacağını düşünerek oynar ve oynadıkça da batar kaybeder. Bireyin ve ailenin, maddi ve manevi sorunlar yaşamasına neden olurlar. Kumarın pek çok çeşitleri vardır. İnsan bir defa oynasa, kaybettiğini kazanmak için sürekli oynar masa başında oynandığı gibi, bahisler, at yarışları, spor toto, loto, piyango, kazı kazan gibi oyunlar, bireyin, aile ve toplumun yoksulluğuna neden olurlar. Ülke bütçesini kat, kat aşan trilyonlar zararlı alışkanlık ve bağımlılıklara akmaktadırlar. Her zararlı alışkanlığı olan, Allah’ın yasak ettiğinden uzak durması gerektiğini düşünüp, mutlaka bırakmalı, ruh ve beden sağlığını korumalıdır. Her aile kendini çocuğunu zararlı alışkanlıklardan korumalı, güzel alışkanlıklar kazandırmalıdır. ***** Bir başka bağımlılık daha var ki günümüz insanları kasıp kavuran, o da teknoloji bağımlılığıdır. Bunlar içinde en kötüsü bilgisayar oyunları, internet ve porno bağımlılığıdır. Bu konudaki bilgiyi direk uzmanından dinledim, bu bağımlılık insanın ruh ve beden yapısına zarar veriyor. Zaman en değerli hazinedir ama bu bağımlılarda, bağımlı olduğu nesneden başka bir şey düşünemez, kıymetli zamanını harcar, kendini derslerine veremez, gergin ve sinirli olur, akıl, ruh ve beden sağlığı bozulur, ama neden bozulsun? Diyeceksiniz. Ruhta başlayan sorunlar bedene, bedende başlayan sorunlar da, ruha sirayet ederler de ondan. Sorumluluklarını yerine getirmeyen bağımlılar, sorunlarla baş başa kalır, stresleri kat, kat arttığı halde, bağımlı olduğu maddeyi bırakamaz, çıkmaz sokakta dolanır dururlar. Bu bağımlılıklardan başka, alış veriş bağımlılığı, aşk ve ilişki bağımlılığı, yeme bağımlılığı, iş bağımlılığı gibi, başka bağımlılıklarda bulunmaktadır. Türkiye’de yasalar, özellikle gençleri haram ve zararlı olan alkolden uzak tutmaya çalışırken, kanunları dinlemeyen içkiciler, yetersiz denetimden faydalanarak istedikleri gibi alkolü övüp, reklamını yapıp, özendiriyor, gençlerin aklını çelmeye çalışıyor. Kıymetli evlatlarım, her iş bir ilkle başlar, Bağımlılık yapan maddelerden uzak durmalı, denemekten sakınmalı, insan aklını kullanmalıdır. Selam ve Saygılarımla Raziye Ünal
Bu haber 4686 defa okunmuştur.
|
HABER ARAGALERİSON YORUMLANANLAR Kırıkkale Linkler
|
||||||||
Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |