Haberci71.com -  Kırıkkale Haberleri
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

TÜRK SÖZÜNÜN ASLI

Şelçuk Silsüpür

22 Şubat 2011, 23:21

Şelçuk Silsüpür

                                                 TÜRK SÖZÜNÜN ASLI…

 

            Türk adının aslı her Türk’ü alakadar eder. Bu asil millet Türk adını önceleri bir kabileye, bir hükümete vermiş iken sonraları bu adı taşıyan hükümetin bütün Orta Asya’ya sahip olması üzerine kendi adını aynı soydan olan diğer ırkdaşlarına da teşmil etmiş, bu suretle Türk adı artık bu dili konuşanların hepsine âlem olmuştur.

            Çin yazılı kaynaklarında Tiele veya Tukyu, Moğolcada Türküt, Orhun Yazıtlarında Türük biçiminde yazılan Türk sözü, ad olarak türeyen, çoğalan anlamında; sıfat olarak ise töresi olan, kural sahibi, güçlü, kuvvetli, olgun, erk(güç) sahibi anlamlarını taşımaktadır.

            Türk adına M.Ö. 14. yüzyılda “Tik” veya “Tikler” şeklinde rastlanmaktadır. Çin tarihçileri M.Ö. 2000-1000 yılları arasında ilk Türk hükümdarlarından bahsetmektedir.

            VI. yüzyılda Kinşan Dağları dolaylarında Juan Juan’lara tabi iken bağımsızlığını kazanan bir Türk kavmi vardı ve bu kavim kendisine “Türk” adını vermekte idi.

            Türk adına yani Gök Türk adına Çin kayıtlarında rastlamaktayız. Çin tarihlerinde iki işaret ile gösterilen bu kelime Tu-kue diye okunmaktadır. Bazı bilginler Türk’lerin kendilerine Türk adını vermeden önceki en eski adını araştırmışlar ve bunun “Hun” olduğunu kabul etmişlerdir. Zira Hunlar Çin’in kuzeyinde ve Avrupa’da gözükmüş olup her iki yerde de “Hun” ismiyle ortaya çıkmışlardır. Daha sonra Eftalitler, Ak-hun adını almışlardır. Hun sözünün en eski telaffuzu ise Kun’dur.

            Prof. Erol Güngör’e göre “Türk “ kelimesi bugün bir milletin adıdır, atalarımız o zaman bir millet halinde değildi. Boy ve kabileler halinde yaşıyorlardı. Türk kelimesi ilk defa resmi olarak kullanan siyasi teşekkül Kök-Türk İmparatorluğu ile olmuştur. Kök-Türklerin ilk dönemlerinde Türk sözü bir devlet adı olarak kullanılmışken, daha sonra Türk Milleti’ni ifade için kullanılmıştır.

            VI. yüzyılda Türk ismiyle ortaya çıkan bu kavme bugün Türk sözü daha şamil bir anlamda olduğu için diğer Türklerden ayırmak üzere onların kendi kendilerine iftihar makamında söyledikleri Kök Türk demekteyiz. Burada Kök “gök” yani “mavi” demektir. Bugün bu sözü “gök” diye telaffuz ettiğimiz için Kök Türk denilen bu kavim adını, bizim lehçemize göre Gök Türk diye telaffuz etmemiz icap eder.

            Çin İmparatoru M.S.  585’de Gök-Türk Kağanı İşbara’ya gönderdiği mektupta “Büyük Türk Kağanı” diye hitap etmektedir. Orhun Yazıtlarında Türk sözcüğü daha ziyade “Türk Budun” diye geçmektedir. Türk Budun ifadesi de “Türk Milleti” anlamındadır. Türk adı siyasi bir mensubiyeti belirtmektedir. Yani Türk soyuna mensup olan bütün boy ve toplulukları ifade etmektedir.

            Tarihçi Arminus Wanbery, yazdığı bir eserine göre Türk kelimesinin “Türemek” ten gelmektedir. Ünlü Alman Türkoloğ Albert Van Le Coq, Türk deyişinin “Güç-Kuvvet” anlamını taşıdığını ileri sürmektedir. Ziya Gökalp ise Türk’ü “Töre sahibi” Alman Müller ise “Kuvvet” anlamında yorumlar.

            Diğer bir yapılan çalışmaya göre Türk kelimesi Altay (Ceyhun ötesi Turanlı) kavimlerini tanımlamak üzere 420’li yıllarda bir Pers metninde görülmektedir. 515 yılına ait bu metinde Türk-Hun (Kudretli Hun) tabiri geçmektedir. İran kaynaklarında da Türk kelimesi “Güzel insan” karşılığında kullanılmaktadır.

            9. yüzyılda kaleme aldığı Divan-u Lügatit Türk adlı eserinde Kaşgarlı Mahmut, “Türk adının Tanrı tarafından Türklere verildiğini “ belirtmiş,  Türk kelimesinin anlamının da “Gençlik, Kudret ve Olgunluk çağı” demek olduğunu vurgulamıştır.

            Yine Kaşgarlı Mahmut, Türk’lerle ilgili bir hadisten bahsetmektedir. Hadis şöyledir. “Yüce Tanrı der ki: Benim bir ordum vardır; ona Türk adını verdim ve doğuya kondurdum. Bir kavme kızarsam Türkleri o kavmin üzerine musallat ederim.” Bu hadisten sonra Kaşgarlı Mahmut şöyle yazıyor. “İşte bu, Türkler için bütün insanlara karşı bir üstünlüktür.”

            Ebulgazi Bahadır Han’ın XVII. yüzyılda kaleme aldığı “Şecere-i Terakime” yani “Türklerin Soyağacı’ adlı eserinde şöyle yazmaktadır. “Türkler, Hz. Nuh’un Ham, Sam ve Yafes adlı üç oğlundan biri olan Yafes’in soyundan gelmektedir. Yafes, babasının emri üzerine Cudi Dağı’ndan inip İtil ve Yayık suyunun yakasına ‘Orta Asya’ya” vardı. İki yüz elli yıl yaşadıktan sonra vefat etti. Yafes’in sekiz oğlundan en büyük oğlunun adı “Türk” idi” der.

            Coğrafi olarak Türkiye, ilk kez Bizans kaynaklarında Türklerin ülkesi (Turkhia) anlamında kullanılmış, VI. yy da Orta Asya için, X.yy da Volga nehrinden Orta Avrupa’ya kadar olan bölgeyi adlandırmakta kullanılmıştır. Anadolu ise XII.yy. dan itibaren Türkiye (Turkhia) olarak tanınmıştır. XIII. Yy’da Türk Memluk Devleti içinde “Turkhia” ifadesi kullanılmıştır.

            Makalemi Orhun Yazıtlarında geçen bir temenni ile bitiriyorum. “Tanrı Türk’ü Korusun.”

Bu haber 3933 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
KIRIKKALEDE TARİH YAZAN ÜÇLÜ10 Ocak 2021

HABER ARA


Gelişmiş Arama

REKLAMLAR



 


RSS Kaynağı | Yazar Girişi | Yazarlık Başvurusu

Altyapı: MyDesign Haber Sistemi