| ||||||||||
EN ÇOK OKUNANLAR |
OSMANLI DEVLETİN DE DÜNYA HÂKİMİYETİ MEFKÛRESİ21 Şubat 2012, 00:53 OSMANLI DEVLETİ’NDE “DÜNYA HÂKİMİYETİ MEFKÛRESİ” “Tanrım, Türklerin ayakkabılarını dar yap. Ayağındaki yaraların acısından başka bir şey düşünmesinler ki, düşünmeye fırsat bulurlarsa, hemen medeniyet kurarlar ve dünyaya hükmederler. “ (Bir Yahudi Atasözü) Dünya hâkimiyeti, Osmanlı için daima en büyük ideal olmuş ve bu ideali bütün padişahlar taşımıştır. Osman Gazi, Bursa önlerine gelerek, ölüm döşeğinde iken, Orhan Gaziye dönmüş ve uzaktan parıldayan bir manastırın kubbesini göstererek; “Beni şol gümüşlü kubbenin altına gömünüz.”diyerek Bursa’nın fethini hedef göstermiştir. Orhan Gazi, oğlu Murat Bey’e yaptığı nasihatinde şu cümleler dikkat çekicidir; Oğul! Konstaniyye’yi ya fethet ya da fethe hazırla! Murat Hüdavendigar, Kosova Savaşından önce askerlerine şöyle hitabe diyor; “Yiğitlerim, Allah’ın izniyle muzaffer olarak şanlı bayrağımızın Macaristan içlerine gitmesini, artık hiçbir düşman durduramayacak.” Yıldırım Beyazıt Han’a, yabancı elçiler Osmanlı’nın ilerlemesinin devam edip etmeyeceği sorulmuş ve padişah elçilere şu cevabı vermiştir; “Roma’ya kadar ilerleyeceğim!” Hacı Bayram Veli, Sultan II. Murat Han’a; “Siz, büyük dedenizin buyurduğu, cihadı terk etmeyiniz! düsturuna uyduğunuz takdirde, bir gün Roma toprağını da ele geçireceksiniz !” Sultan II. Murat Han, vefatı sırasında oğlu II. Mehmet’e; “Oğlum, Konstaniyye’yi fetheyleyesin! diye vasiyet ediyor. II. Mehmet Han, padişah olur olmaz, “ya İstanbul beni alır ya da ben İstanbul’u” diyerek azmiyle ve bilgisiyle Konstaniyye’yi fethetmiş, İstanbul yapmış, Cihan Padişahı ve Fatih unvanlarını alarak, gerçek cihan hâkimiyetini kurmuştur. Yavuz Sultan Selim Han, Mısır’ı fethedip İstanbul’a dönerken söylediği şu sözler, Osmanlı Türk hâkimiyetinin ne denli geniş ufuklara yöneldiğini gösteriyor; “Gönül ister ki, Afrika’nın kuzeyinden Endülüs’e çıkayım ve sonra Balkanlar üzerinden tekrar İstanbul’a döneyim!” Kanuni Sultan Süleyman Han, kendisinden esaretten kurtarması için yardım isteyen Fransa Kralı Fransuva’ya yazdığı mektubunda Türk Hâkimiyetini vurguluyor. “Ben ki, Azerbaycan’ın, Anadolu’nun, Rumeli’nin, Balkanlar’ın, Karaman’ın, Irak’ın, Arabistan’ın, Mısır’ın, “karaların ve denizlerin sultanı” Yavuz Sultan Selim Han oğlu Sultan Süleyman Han’ım.” Alman Birliğini kurmuş olan Prens Bismark’ın; “Dünyada yüz gram akıl varsa, bunun doksan gramı Abdülhamit Han’da, beş gramı bende, kalan beş gramı da diğer dünya siyasilerindedir” diye büyüklüğünü ve azametini ortaya koyduğu Osmanlı Devleti’nin Ulu Hakanı II. Abdülhamit Han, Merkezi Türk Hâkimiyetinin en iyi uygulayıcısıdır. 30 yıl süren saltanatında zor günlerinde dahi Devletinin topraklarını dâhiyane bir stratejiyle korumayı başarmıştır. Osmanlı Devleti, üç eski kıtanın birbirleriyle kaynaştığı, dünya coğrafyasının kalbinin attığı topraklarda birbirinden büyük ve güçlü medeniyetlere beşiklik yapmıştır. Avrupa, Asya ve Afrika’daki topraklarının en geniş sınırlara ulaştığı 1699 yılında, Devletin yüzölçümü 24 milyon km kareyi buluyordu. Osmanlı Devleti’nin fiilen hükmettiği topraklar üzerinde 45 ayrı ülkenin bulunması Osmanlı’nın “Dünya Hâkimiyeti Mefkûresini” açıklamaya yeter. Bu haber 3718 defa okunmuştur.
|
HABER ARAGALERİSON YORUMLANANLAR Kırıkkale Linkler
|
||||||||
Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |