KIRIM DA TÜRK SOYKIRIMI

12 Mart 2012, 18:02

Şelçuk Silsüpür

KIRIM’ DA TÜRK SOYKIRIMI…

“Bir kanlı ağıt söylenir şimdi Kırım’da

Biz duyarız, Kırım’ın öldüren feryadını

Bir büyük destanla birlikte yeniden yazacağız

Kırım topraklarına Kırım Türk’ünün adını” (Yavuz Bülent BAKİLER)

Kırım Yarımadası M.S. 430 yılında Atilla’nın emrindeki Hun Türklerinin egemenliğine girer. Kırım toprakları 6.yüzyılda Hazar Türkleri’nin bir vilayeti haline geldi. 10. yüzyılda da Uz, Peçenek ve Kıpçak Türkleri Kırım’a yerleşti. 12. yüzyılda ise Anadolu Selçuklu Devleti’nden gelen çok sayıda Türk tüccar Anadolu Türk Medeniyetini Kırım’a taşıdı. 1239 yılında Altınordu Devleti’nin egemenliğine giren Kırım, 1357’de bağımsızlığını ilan ederek Hacı Giray Han önderliğinde “Kırım Hanlığını” kurdu.

1475’te kendi isteğiyle Osmanlı İmparatorluğuna bağlanan Kırım, 1774 yılında imzalan Küçük Kaynarca Antlaşmasıyla Osmanlı İmparatorluğundan koparıldı.

1783 yılında Rus işgaline uğrayan Kırım’da günümüze kadar devam edecek bir esaret dönemi başlamış oldu. Binlerce Yıllık Türk Yurdu olan Kırım, da yaşayan asil Kırım Türkleri 1783’ten günümüze özgürlük ve bağımsızlık kavramlarına hasret kaldı.

Emperyalist Rusların Kırım Türklerine uyguladıkları baskı ve soykırım politikaları yüzünden Kırım’daki Müslüman-Türk nüfus Anadolu topraklarına, Romanya’ya ve Bulgaristan’a göç etmek zorunda kaldı. Bu göçlerde binlerce Kırımlı yaşamını yitirdi. 1783’te Kırım’daki Türk nüfus % 98 iken, Rus işgalinden sonra bu oran % 35’e geriledi.

Ölüm, göç, sürgün, kültürel eserlerin tahribi ve soykırım adına yer alan her türlü vahşet ve barbarlık, Kırım Türkleri’nin yazgısı oldu! Tüm dünyasının gözleri önünde…

1921’de kurulan “Kırım Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti” de Kırım Türklerine özgürlük getirmedi. Rusların başlattığı İslam Dini ve Türklük şuurunu yok etmeye yönelik propagandaya tepki gösteren Kırım aydınları Sibirya’ya sürgüne gönderildi. Bu da yetmedi, 1920-1941 yılları arasında Kırımlıların ürettiği bütün tarım ürünlerine el koyan Sovyet komünistleri Kırım’ın bahtı kara Müslüman-Türk halkını açlığa mahkûm ettiler.

18 Mayıs 1941. Katil Stalin Kırım Türklerini, Almanlarla işbirliği yaptıkları gerekçesiyle bir gece içerisinde kundaktaki bebeğinden en yaşlısına kadar, hayvan naklinde kullanılan vagonlara zorla bindirilerek iki ay sürecek “zorunlu yolculuğa” çıkarılan Kırım Türkleri, Kruşçev’in ifadesiyle “toplam nüfusunun % 46’sını” bu sürgünde yitiriyor…” Geriye kalanlar da, Sibirya’nın tundralarında, Orta Asya’nın çöllerinde ya da Urallar’da, olumsuz iklim ve çevre koşullarında devlet terörünün kurbanı oluyorlar…

Kırım Türkleri’nin yaklaşık 40 yıl süren sürgün dönemi 1987’de kısmen de olsa sona erdi. Asil Kırım Türkleri, 1987’de Kızıl Meydanda bir bağımsızlık yürüyüşü gerçekleştirdi. Sovyet yönetimi bu masum ve haklı isteğe direnemeyerek Kırımlıların topraklarına dönmesine izin verdi.

1989’ da kurulan Kırım Tatar Milli Hareketi Teşkilatı’nın başına Mustafa Abdülcemil Kırımlıoğlu getirildi. Böylece Rusya’nın hatta dünyanın dört bir yanından Kırım’a göç eden Türk nüfusun sayısı 150 binlere çıktı. Şimdi bu sayının 300 bin olduğu tahmin ediliyor.

1991’de yapılan referandumda ezici bir çoğunlukla bağımsızlık kararı alınması üzerine Ukrayna Devleti, Kırım Muhtar Sosyalist Cumhuriyeti kurulmasına izin verdi. 1991’e kadar Kırım’da hiçbir resmi göreve alınmayan Kırım Türkleri 1994’de Kırım Tatar milletvekillerinden Dr. İlmi Ömer’in başbakan yardımcılığına getirilmesiyle durumlarını daha da güçlendirdiler. Günümüzde Ukrayna sınırları içerisinde bağımsızlık mücadelesi veren Asil Kırım Türkleri, başta ikinci vatan ve Türk dünyasının lideri gördükleri Türkiye olmak üzere, İslam dünyasının da yakın ilgisini bekliyor.

Özgür Kırım bayrağının bir gün Kırım’ semalarında dalgalanması dileğiyle…

Bu haber 3670 defa okunmuştur.