Sadece Büyük Birlik Partisi sempatizanlarının değil tüm çevrelerinin ardından üzülmekle kalmayıp hayır dua ile andıkları Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefatının ardından günler geçti. Muhsin Başkan’ın hayatını kayıp ettiği Helikopter kazasının ardından çok şey yazılıp çizileceği belliydi. İnsanlar haklı olarak bu talihsiz kazanın ardından bir takım karanlık güçlerin çıkmasından şüphe ediyor. Kaza olamayabileceğini ve başkanın bir suikasta kurban gidebileceğini dile getiriyor.
Yakın çevremde ve bir türlü Muhsin Başkan ile gönül bağı olabilecek insanlarla yaptığım görüşmede de aldığım izlenim bu yönde. İnsanlar bu olayın incelenmesini ama yüzeysel değil derinlemesine bir irdeleme yapılmasını bunun neticesinde bu olayın net olarak aydınlanmasını istiyor.
Kaza olmaması durumunda şüphe duyulan en büyük örgüt elbette Ergenekon çetesi. Zira bu güne kadar ülkenin birlik ve beraberliğini bozacak ne kadar olay varsa onunu altından Ergenekon çetesi çıkıyor. Bu karıştırıcı eylemlere onlarca örnek vermek mümkündür.
Hal böyle olunca da tabiî ki baş şüpheli halen devam eden davada yargılanan ve onların halen dışarıda bulunan uzantılarından şüpheleniyor insanlar.
Muhsin Başkan ile ilgili daha önceki yazımda belirttiğim gibi tanışma fırsatım olmuş, fikirlerini kısa sürelide olsa paylaşma imkânı bulmuş bir olarak ve ayrıca onu iyi tanıyan dostlara sahip bir olarak bu bağlantıyı kurmam benim için hiçte fantezi değildir.
Kaldı ki son gelişmelerde yüksek sesle dile getirilen düşüncelerde bu yönde. Söz konusu çeteye ait iddianamelerde Başkanın gizli tanık olarak davanın seyrine yön verecek düzeyde bilgi sahibi olduğu yönünde bilgiler basınına yansıyor. Bu durumda mevcut şüpheleri bir kat daha artırıyor.
İçimizdeki şüpheleri ve beynimizi kemiren soruları birilerinin acilen çözmesi gerekiyor. Acilen konunun aydınlatılıp başta ilesi olma üzere tüm vatandaşlara sağlıklı bilgiyi sunmak gerekiyor.
Ülkenin altına dinamit koyan bazı kendini fazla vatansever gören insanların yaptıkları olaylar iddianamelerde gördükçe her şeyden şüphe duyar olduk. Kaldı ki bu durum millete mal olmuş ve ömrünün beklide en güzel çağlarında birilerin emellerine nail olamaması için yapmış olduğu dik duruşla hapislerde yatmış bir insanın şüpheli ölümü olunca daha bir ön plana çıkıyor.
Akıllarda sorulabilecek bir sürü soru var. Kazada pilotun arkadaşları tarafından dile getirilen “çok tecrübeli pilottu. Oraya o şartlarda girmesinin imkânı yoktu.” Sözleri, sinyal vericinin sağlam olduğunu belirten şirket yöneticilerinin sözünden sonra bu sinyalin neden alınamadığı, neden miting esnasında helikopterin nereye gittiğinin bilinmemesi, kurtarma neticesinde neden muhabirin bazı filmlerinin kayıp olduğu yada el konulduğu, neden çelişkili bilgilerin bu denli fazla olduğu gibi konuların her duyarlı Türk vatandaşı gibi birilerinin de beynini kemirmesi lazım.
Ömrünce zirvede yaşayan ve yine bir karlı dağ zirvesinde Rabbine kavuşan inançlı insan Muhsin Başkanın ardından tüm duaların edileceğinden şüphe duymuyorum. Ancak bu olayın Eşref Bitlis olayına benzemesinde de korkuyorum. İnşallah netice net olarak aydınlığa kavuşur. Yoksa yıllar sonra bu sorunun çözümü için yine bir Ergenekon çetesi soruşturmasının olmasını beklemek zorunda kalacağız. Oda olursa tabi.
Selam ve dua ile…
Bu haber 4571 defa okunmuştur.
