VİCDANİ BEDEL
Hükümetin tez zamanda ele alıp bitirmeye çalıştığı ve öneminden olsa gerek Savunma Bakanına bırakmadan bizzat açıklayacağım dediği “bedelli askerlik “ile ilgili fikirlerimi belirtmiştim.
Bedelin para ile ödenmeyeceği, her ne kadar ülke ekonomisine katkı sağlamak için bile olsa paranın maliyenin kasasına gitmesi ile askerlik hizmetinden muaf olmak isteyenlerin aslında görevini farklı anlamda yerine getirdiği anlamı çıksa da ben öyle düşünmüyorum demiştim.
Askerliğin sadece silahı eline alıp öldürme sanatını öğrenmek olmadığı, aynı zamanda özlemeyi öğrettiğini, birlikteliği öğrettiği, gurbeti öğrettiği, hayatını disipline etmeyi öğrettiğini söylemiştim.
Bedelli konusunda dün sohbet ettiğim milletvekili ilginç aslında gerçek bir tespitini anlattı.
Polislerin askerlik hizmetinden muaf tutulması ile birlikte kendisine pek çok mektubun ulaştığını söyledi. Kimisi teşekkürler ile yere göğe sığdıramazken kimileri oldukça fazla eleştirmiş. Hele bir aileden gelen mektup dedi çok ilginçti. “benim eşim yaptı askerliği ve biz on beş ay maaş alamadık, madem şimdi askerlikten muaf olundu o zaman bizimde o on beş aylık maaşız ödeyin” daha pek çok ilginç mektuptan söz etti.
Nihayetinde şu kanaate vardık. Askerlik ile ilgisi olmayan, yani eşi, kendisi, çocuğu askere gitmeyecek olan, askere göndereceği olmayan paralı askerliğe karşı çıkarken, askere gideceği olan, yani yakını asker olacaklar ise bedelli askerliği şiddetle savunuyor.
Deme ki ekseriyetle olduğu gibi yine bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığı devam ediyor.
Tabi ki herkes öyle değil. mantık yürütüp, bu güzide ülke ile dertlenen düşünürler ve sağ duyulu vatandaşlar bu konu ile ilgili düşüncelerini değişik platformda dile getiriyor.
Tam bedelli ile ilgili tartışmaların alevlendiği ve gözlerin Başbakanda olduğu bu günlerde birde başımıza “vicdani ret” çıktı.
Avrupa birliği standartlarına göre ülkelerin yasalarında olması gereken vicdani ret olayı bizde uygulanmıyor ve onunla ilgili hiçbir hazırlığımız yokken ülkesini mahkemeye veren bazıları tarafından ülke mecbura koşularak bu yazansın çıkması gerektiği anlaşıldı.
Dini veya ahlaki gerekçeleri ile askerlik hizmetini yapmak istemeyenler için çıkarılacak yasanın Türkiye de uygulanmasının zor olduğunu düşünüyorum. Her şeyden önce bizler asker milletiz. Hala Anadolu’da askerliğini yapmayanların erkekten sayılmadığı ve kız verilmediği düşünüldüğünde başvuru yapanların bir elin parmağını geçmeyecek kadar az olacağı muhakkaktır.
Vicdani retçilerin askerlik yapmamaları durumunda askerlik süresi kadar kamu kurumlarında çöpçü, itfaiyeci, şoför, aşçı, bakıcı gibi hizmetler yapması örneği Avrupa’da var. Ama ülkemizde peygamber ocağı denilen, kutsal hizmet denilen, şehitlerin kanı ile sulanmış toprakların bekçiliği denilen hizmetten kaçıp acaba kaç kişi huzur evlerinde paspas yapar. Hadi yaptı diyelim bunu insanlar nasıl normal karşılarda aralarına alır.
Bu yağmurdan kaçarken doluya yakalanmak gibi bir şeydir. Biz bedellinin bedelini tartışırken, vicdani retçilerin haltına bakın. Onlar içinde bu yağmur meselesi geçerli. Askerlikten kaçarken aylığı bir liradan tuvalet temizlemeye mahkûm olmak. Gerçi tercih kendilerinin ama gel de kabul et.
Selam ve dua ile…
Bu haber 3472 defa okunmuştur.