SAYGILI EVLAT
Dünyanın yaradılış gayesi olan hazreti Muhammed (SAV) “Cennet kokusu beş yüz yıllık mesafeden duyulur Ana-babasını Üzenler ve sılâ-l rahmi terk edenler. Bunu duyamaz” buyurmuştur.
Günümüzün en önemli sorunlarından biride saygı sorunudur. Büyüğe saygı yok, küçüğe saygı yok, yaşlıya saygı yok, makam sahibine saygı yok, hastaya saygı yok, özürlüye saygı yok. Nereye kadar gidecek bu saygısızlık.
Artık saygılı insana gerici gözü ile bakılır oldu.
Annesine saygı gösterip “buyur annem” kelimesini söyleyen bir evlada başkalarının bakışı anasının kuzusu şeklinde olmaya başlamış ne yazık ne büyük kayıp.
“Babam böyle isteği için bunu böyle yaptım” diyen bir evlada arkadaşları bu devirde bu nasıl düşünce diye bakıyor.
Ne kimse cennet kokusunu düşünüyor ne kimse ana baba hakkını gözetiyor ne kimse yarın onun yerinde kendisinin olabileceğini ve aynı muameleye kendisini de maruz kalacağını düşünüyor.
Klasik şekilde basmakalıp olsun demiyoruz kimse. Ama kişiye öz güvenini vereceğiz diye çocuğa kendini yetiştirsin diye öyle çok tavizler veriyoruz ki ardını alamıyoruz.
Günümüzde anne baba hakkını bilen evlat sayısı azaldı.
Dünyaya gelişimizin vesilesi olan anne babalarımıza “öf” bile demememiz Yüce Dinimiz tarafından istenilen bir emirdir. Böyle olmasına rağmen onları horlayan, onların emeklerini hiçe sayarak ve kendisi için hazırlamış olduklarını görmezden gelerek onları dışlayan ve onları bakıma muhtaç bir halde bırakanlar yaptıklarını tekrar gözden geçirmelidir. Nitekim bugünün gençleri yarının yaşlıları ve bugününü çocukları yarının anne babaları değimlidir. İnsan kendisine yapılmasını istemediği şeyi başkasına hele hele anne-babasına nasıl yapabilmektedir. Sevgili Peygamberimiz “Merhamet etmeyene merhamet edilmez” buyurarak insanları bu husus da uyarmaktadır. Ayrıca Peygamberimiz (s.a.v.) bu konunun önemine bir hadis-i şerifinde şöyle işaret çekiyor. “Burnu sürtülsün! Burnu sürtülsün! Burnu sürtülsün! Kimin Ya Resulallah denildi. Ana-babasından biri veya ikisinin ihtiyarlığına yetişip de cennete giremeyen kimse diye buyurdu” Yaşlılarını, özellikle ana-babasını bakımevlerine ve huzurevlerine bırakanlar ve onları hem sevgiye hem de bir lokmaya muhtaç bir halde ortaya atanlar, yapmış oldukları şeyin çok büyük bir hata olduğunun farkında olmalıdırlar. Çünkü bir şeyin değeri, elden gittikten sonra daha iyi anlaşılmaktadır.
Ana babasını beğenmeyip onların sözünden çıkan kim olursa olsun bunun er yâda geç acısını çeker. Çocukları uyarıyorum, gençleri uyarıyorum, evlatları uyarıyorum. Ana babanıza saygılı olun. Onlara saygısızlık etmeyin.
Anasını babasını kaybetmiş hayatta hem öksüz hem yetim olan biri olarak söylüyorum. onların değerini bilin. Unutmayın onlardan olmayı siz istemediniz ama onlarla olmayı siz isteyin. Burun kıvırıp geçmeyin isteklerine. Zaten ne isteyecekleri ki onlar belki bir bardak su, belki bir tebessüm eden yüz, belki bayramda el öpecek bir evlat.
Onu da çok görmeyin onlara.
Selam ve dua ile…
Bu haber 4082 defa okunmuştur.
