İKİ HİKÂYE
Asında dini hikayeler ve kıssalar bölümünde de yer alır ve hepimiz duymuşuzdur.
Ülkenin birinde zalim bir kral vardır. Halka zulmeder, asar keser, dediğim dediktir yani. Kimse önüne çıkıp bir laf edemez. Bu ülkede yaşayan veli bir zat vardır. Rabbinin emirlerini tebliğ eder, insanlığa faydalı olmak için çabasına çaba katar didinir durur.
Zalim kral çağırır ve yolundan vazgeçmesini söyler. Görür ki bu insanı yok etse daha çok tepki alacak. Bir iddiaya girer. Sarayın yanından geçen nehri kim tersine akıtırsa onun dediği doğru olsun der. Sen akıtırsan senin (haşa) Allahın var. Ben akıtırsam (haşa) Tanrı benim. Elbet veli bunu kabul eder bu zalim adam ders vermeyi istediğinden.
Akşam ayrılırlar sabah buluşmak üzere.
Sabah olur toplanan insanların yanında veli zat “ters ak” der nehre ama tık yoktur. Akmaz.
Kral emir verdiğinde başlar ters akmaya koca nehir.
Tabi şaşırırlar ve ne olduğunu sorgularlar. Sonuç ilginç ve ders verir niteliktedir.
Veli zaten veli olduğuna güvenip gidip eline yatar. Oysa kral sabaha kadar gözyaşı döküp Allaha yalvarır. Rahmanın büyük sıfatlarından faydalanır. Ağlar sızlar ve rabbinden bu yeteneği ister.
Araştırdım ama net bulamadım. Kralın Firavun, Velinin Hz. Musa, Nehrin Nil olduğunu doğrulayamadım. Bazı rivayete göre bu olaydan sonra Allahın büyüklüğünü anlayan kralın gerçek mümin olduğu anlatılır.
İkinci hikâyeyi bilmeyen zaten yoktur.
Hani şu tavşanla kaplumbağanın yarış hikâyesi.
Koşu yarışına giren tavşan ile Kaplumbağa başlayan yarıştan kısa süre sonra koşup öne geçip arayı açan tavşanın rehavete kapılıp ağaç altında keyif yapıp uyumasıyla kaplumbağanın nasıl çaba vererek, bıkmadan usanmadan koşması ile uyuyan tavşanı geçip yarışı kazandığı hikâyesidir.
Vallah teşbihte hata olmaz.
Kim üstüne firavunluğu alıyorsa, kim Hz. Musa’yı alıyorsa veya kim tavşanlığa daha yakın veya kaplumbağanın azmini örnek alıyorsa onu alsın. Ben hikayeyi aktardım, başrol oyuncusunu kedileri seçsinler.
Seçimlere az kaldı. Son viraja girildi. Artık herkes son hamlelerini yaparak seçmene ulaşacak.
Kendini garanti görenler yatar uyursa sonucunda velinin düştüğü durumu yaşarlar ve yerinden kalkamazlar toplumun önünde.
Kim kaplumbağa gibi azimle yarışa devam ederse, tavşanın tepenin üstünde ağaç altında uykusunda havuç yerken keyif yaparken geçer gider, alır yarışın neticesini.
Siyasilerin halka kendilerini projeleri ile anlatması ve Kırıkkale için söylüyorum şehre ne katacaklarını, işsizliğe, açlığa çareyi nasıl bulacaklarını anlatarak meclis vizesi almaya çalışması lazım.
Hani şu nefes filmdeki gibi “uyursan ölürsün”
Burada yani seçimde ölmezsin amma meclisin yolu yerine bavulunu alıp en iyimser tahminle harcayacak paran kalmışsa üç günlük Antalya tatiline gidersin. Gerisi hikâyedeki gibi ”hikâye”
Selam ve dua ile…
Bu haber 4125 defa okunmuştur.