GEÇ (miş) ADALET
İnsanı domuz bağı ile ağlayıp, elin ayağını plastik veya hayvan bağlanan iplerle zaptı rap altına almak, dövmek, işkence yapmak, ızdırap olmak, yüzlerinde sigara söndürmek, Filistin askısında kollarında mum söndürmek, karanlık odalarda bekletmek, haşaratların içinde günlerce yatırmak ve yetinmeyip en sonunda öldürüp bir bahçeye gömmek bu kadar kolay mı?
Dağa çıkmak, amaçsız yaşamak, kandırılmak, askere silah sıkmak, polise roket atmak, öğretmeni kurşunlamak, yol yapan mühendisi makineleri ile birlikte yakmak bu kadar kolay mı?
Ülkenin ekonomisi, terör sorunu, dış ülkelerle ilişkiler, işsizlik gibi ülkenin sorunları zaten varken birde bu sorunun çıkması ve gündemi gereğinden fazla işgal ederek öncelik edinmesi bu kadar kolay mı?
Yargıtayın iş yükünün çok fazla olması nedeniyle yeni uyum yasalarının gündeme girmesiyle birlikte kamuoyunun vicdanını etkileyen tahliyeler oldu ve gündeme oturdu.
Tabi ki bu tahliyeler beraat kararı değil. Elbette yargılama sonucunda almış olduğu cezaya göre hapisliği devam edecek veya sona erecek. Yani nihai bir sonuç değil bu tahliyeler ama yinede rahatsız ediyor herkesi.
En önemlisi vicdanın rahatsızlığıdır. İnanların vicdanını rahatsız etmemek gerekiyor. Herkesin vicdanı genel af, kısmi af veya bu uyum yasalarından doğan sonuçta kanayacaksa bu iş yarar getirmez.
Suçluyu yakalamak kolay değil. Delil toplamak, kanıtlamak, ortaya çıkarmak ve içeri tıkmak kolluk kuvvetlerini nasıl zorluyor bilmek lazım. Yerel mahkemelerde yargılamada kolay değil. Savcısı hâkimi avukatı herkes ciddi bir mesai harcayıp bu yargılamayı bitiriyor. Biten yargılamada suçlu veya mağdur veya mağdur yakını soluğu yargıtayda alıyor. Cezayı alan çok buluyor veya diğer taraf az buluyor doğru Yargıtay’a koşuyor. Hal böyle olunca orada üst mahkeme daire sayısı yeterli olmayınca dosyalar birikiyor. Yargı haliyle geç işliyor.
İçeride olmakta kötü, suçlunun cezasını beklemekte kötü, cezasını çekmesini isteyenler açısından da kötü. Bu nedenle geç yargı herkesi mağdur ediyor herkesin kalbini kırıyor. Üstüne birde Avrupa birliği uyum yasaları ve anayasa gereği uygulanması gereken kanunlar uygulanınca Arap saçına dönüyor bu tahliye konusu.
Yukarıda yazdığım gibi insanları domuz bağı ile bağlayıp öldürmek veya terör suçlusu olarak tahliye edilmek bu kadar kolay olmamalı. İçeriden çıkak bu kadar basit olmamalı. Ama daire sayısını artırarak ve iş yükünü paylaştırarak hızlı adalet sağlamak ve biran önce yargılamayı nihayete erdirmek şarttır. Sonuçta ceza alacak olan bu yargılama uzadıkça umutlanıyor bu kötü. Ama cezasını çekmesini bekleyende diken üstünde duruyor buda kötü. Ama en kötüsü geçicide olsa tahliye ile insanların vicdanlarını kanatması.
Selam ve dua ile…
Bu haber 3959 defa okunmuştur.