ESKİMEYEN ANILAR
Bazen insan gözlerini kapatıp geçmişe dalıyor. Anılar tek tek tazeleniyor. Göz bebekleri bazen büyüyor, bazen küçülüyor, bazen buğulanıyor. Bu esnada yüzümüz bazen tebessüm ediyor, bazen düşüyor dudağımız yere. Belli belirsiz “keşke” sözü dökülüyor farkında olmadan.
Düşüncelere daldığımız bu esnalarda geçmişin sayfalarına konuk olduğumuzda neler düşünmüyoruz ki?
Çocuk oluyoruz. Mahalle oyununda arkadaşımızın kafasını kanattığımız, bizden büyük olan çocuğun hırpalaması bizi, bazen ölesiye kavganın sonunda hiçbir şey olmamış gibi kavga ettiğimizle oyuna daldığımız geliyor aklımıza. Hele mahalle maçında ödülü dondurma veya gazoz olan maçtan galip çıktınızsa hemen anıların başında geliyor aklımıza.
Okul çağı geliyor hemen ardından. İlk öğretmenimiz, ilk arkadaşımız, ilk yazma ilk okumamız geliyor aklımıza. Okuldan kaçmalar, gizli sinemaya gitmeler, âşık olduğumuzu sandığımız ve gözümüzün ondan başkasını görmediğinin peşinde koşuşumuz.
Bizim yaşımızdakilerin ve bizden büyüklerin daha acı ile yaşadığı sağ sol olayları. Dayak yemeler, dayat atmalar. Dava sandığınız fikirlerinizi empoze etme adına canınızı hiçe sayıp, sokaklarda estirilen terörün bir parçası olduğunuzu hatırlıyorsunuz.
Yine gözlerinizi kapatıp daldığınızda;
Karnenizdeki kırık, ders çalışmanız, çalışırken düşüncelere dalıp okuduklarınızdan bir şey anlamamanız, dolayısıyla girilen sınavdaki başarısızlıklar, öğretmenden yenilen fırçalar geliyor aklınıza.
Kıldığınız namaz, tuttuğunuz oruç geliyor aklınıza. Hatta teravih namazındaki önünüzdekinin ayağını gıdıklayıp güldürmeye çalıştığınız, yanınızdakine dirsek attığınız bile geliyor aklınıza.
Liseyi bitirmeniz, artık delikanlı olduk havasına girmeniz, sucu feyyaz’ın yanında karın tokluğuna çıraklık yapmanız, boksör olan ustanızdan tehdit almanız hatta tüm arkadaşlarınızla kovulmanız geliyor aklınıza.
Askeri okul, ilk askeri eğitim, ilk esas duruşu öğrenme. Öğrencilik ve askeriliğin aynı anda gittiği süre göz önüne geliyor. İlk nöbet, ilk tayin, hayata dair ilk yaşanmaması gereken hataların yaşanması bir bir anılarda canlanıyor.
İlk operasyon, ilk korku, ilk yaralı, ilk şehit vermenin acısını yaşamak, İlk şehit anasının feryadını kulaklarında hissetmek geliyor akla.
Emeklilik hesapları yapmak, dilekçeni verip artık ben yokum demek düşüyor aklına gözler kapanınca.
Emeklilik hayatı, yardım derneği, köşe yazarlığı, siyaset, okul aile birlik başkanlıkları daha eskimediğinden hafızada az yerini almış durumda.
Tüm bunların içinde bir olay, bir an, bir kişi, bir dost, b,ir arkadaş, bir yer, bir zaman, bir konuşma, bir yaşanmışlık, bir unutulmayan şey hiç akıldan çıkmaz. Kesinlikle tüm insanların içinde o “bir” mutlaka vardır. Bazen o “bir” paylaşılır birileri ile bazen içinde yaşar o “bir” sonsuza kadar.
İnsan anılarla yaşamaya başlamışsa ihtiyarlıyor demektir. Gözlerimi çok kapatıp anılara daldığıma göre üzerime kondurmasam da galiba ihtiyarlıyorum. İhtiyarlığa giderken yalnız gitmem ama. Ona göre. Yaşıtlarım, akranlarım, birlikte yaşamışlığım olanlar haydi hep birlikte…
Gözlerinizi kapadığınızda düşündüklerinizden keşke dememeniz dileğini tüm kalbimle diliyorum.
Selam ve dua ile.
Bu haber 4830 defa okunmuştur.