MEDYA’YA DEVAM
Bir takım olaylar karşısında medyanın tavrının nasıl belirleyici rol oynadığını bir önceki yazımda ortaya koymaya çalışmıştım.
Belli ki değişen bir şey yok. Zaten benim yazımla kendini erk’ler üstü gören medyanın değişime uğraması ve bundan böyle yanış ve tarafsız olacağız demesini beklemiyordum. Nihayetinde evet bu fikirlerimi ortaya koymak için bende yazılı ve sanal ortamdaki internet medyasını kullanıyorum. Ancak yazımın ulaştığı kitle sayısı belli orandadır.
Maalesef yerel bir televizyonumuz yok. Küçücük illerin hatta ilçelerin birden fazla televizyon kanalı olduğu halde, birçok ilden büyük ve merkeze yani başkente en yakın il olan Kırıkkale’mizde televizyonumu yok. Açılacak diye ümitle belediğimiz kanalın akıbeti de yılan hikâyesine döndü.
Televizyon neden bu kadar önemli denilebilir. Önemli çünkü maalesef okuma alışkanlığımız yok. Kitap okuma gazete okuma haftalık ya da aylık dergilerden gelişimleri takip etmek gibi bir alışkanlığımız yok. Neler oluyor, neler bitiyor ancak ekranlardan takip ediyoruz.
Zorla ya da bazı düşüncelere hizmet etsin amaçlı olarak abone yaptırılan gazetelerimizi bile takip etmiyoruz. Bırakın alternatif yayın organlarından gündemi takip etmeyi eve kadar geliyor, yada her köşe başında bir gazeteci var. Alalım neler olmuş takip edelim hevesini taşımıyoruz.
Türkiye’nin gündemi haftalık değil günlük hatta saatlik değişiyor. Bu gündemi sağlıklı takip etmek için ekranların verdiği haberler yeterli oluyor. Çünkü zaten taraflı olan televizyonlar gündemi kendi penceresinden gösteriyor. Bizde çoluk çocuğumuzda okuma hevesi ve gayreti olmadığından onların dediklerini doğru kabul ediyoruz. En güzel okumayı liseye giden oğlumda görüyorum. Öyle ki her gün şartlar ne olursa olsun bir saat okumadan uyumuyor. Emekli bir memur olarak kitap yetiştiremiyorum. Tabi işin latifesi bu. Ama gerçek olan şu ki; gündemdeki Ergenekon, susurluk, PKK, Kürtçe Televizyon, yargı bağımsızlığı, yerel seçimler gibi birçok konuda aşmış kendini de bizleri de.
Ekranlar yanıltıcı ve taraflı olmasına sayısız örnekler verilebilir. Çocukların ölmesine karşı çıkan insanları Hamas militanı gibi gösteren medyadan tutun, başı örtülü doktorun erkek haysa bakmadığı yalanından çıkın. Yakın tarihimize kara leke olarak kayıt edilen 28 Şubat olaylarında Fadime Şahinleri, Müslim Gündüzleri hayatımıza bir yolla enjekte eden hep bu medya değimli.
Kırıkkale’de yazılı basın ve internet habercililiği oldukça yaygın ancak tekrar ediyorum bir televizyon kanalının olmayışı ulusal kanallara mahkûm ediyor bizleri. Diyeceksiniz ki açılacak kanalın doğruları yazacağını nereden biliyorsun. Ya o da yanlış ve yanıltıcı bilgi verirse. Olmaz en azından haberleri izlerken doğruyu takip ederiz. Çünkü çabuk çıkar burada yalan haber ortaya. Bir yapar iki yapar eğer üçüncü de yaparsa tutunamaz zaten. Zira haberleri yanıltıcı yapması inandırıcılığını kaybettireceğinden izlenmez ve kapanır gider.
Medya önemli ancak özellikle çoluk çocuğumuzla takip etmemiz açısından bizim bilinçli olmamız daha önemli izdivaç ve yemek programlarından aldığımız ne çok kültür var değil mi? Ama hangimiz onlar çıkınca hadi hadi hadiii deyip kapatıyoruz ekranlarımızı.
Yanlış ve taraflı olanları cımbızla bile olsa çekip atalım arasından. Atalım ki doğrulara yer açılsın. Dorular kendisine yer bulsun reklam payından doğrular aslan payını alsın.
Selam ve dua ile…
Bu haber 3979 defa okunmuştur.