İŞBİRLİĞİ YAPMAK
Her insan kendince bir bilgi ve birikime sahiptir. Her insan okuması yazması ile bir birikim oluşturuyor. Burada galiba önemli olan bu bilgi ve birikimi karşısındakine aktarmasıdır. Bir yerde bir yazı okumuştum. Burada “ sizin anlaşılmanız karşınızdakine kendinizi anlattığınız kadardır” diyordu. Bu söze yürekten katılıyorum. Ne kadar anlatırsanız o kadar anlaşılıyorsunuz.
Bilgi ve bikrimi ile göz dolduran ve almış olduğu görevleri layığı veçhi ile yerine getiren şimdilerde Kırıkkale il özel idaresi genel sekreter yardımcılığı görevini yürüten İsmet Köksal zaman zaman benimle okuduğunu, örendiğini paylaşır ve fırsat buldukça çok değişik konularda kendisi ile oturup saatlerce tartışıp, görüş alış verişi yaparız.
İsmet Koksal yine bir bilgiyi okuduğu bir yazıyı benimle paylaştı. Bende sizinle paylaşmak istedim.
Yazıda şöyle bir metin var:
Hacca giden Müslümanlar üç gün üst üste şeytan taşlamaya giderler.
Her gün her şeytana yedi taş atılır;önce büyük şeytan,sonra küçük şeytan ve en son, orta şeytan taşlanır.
Peki şeytana atılan bu taşlar ne oluyor.!? Suudi Arap bunu düşünmüş. Atılan taşlar atıldığı yerde aşağıdaki delikten iner, orada kurulan tesiste yeniden yedişerli olarak yeniden poşetlenir. Bu poşetlenmiş taşlar hacılara 3 dolardan yeniden satılır.
5 milyon hacı, her biri 9 poşet taş alıyor, etti mi 45 milyon poşet taş. Tanesi 3 dolardan eder 135 milyon dolar.
Arap’ın şeytanla ortaklığının çıkarı yine saf Müslümanlara patlıyor
Her bir hacının haccı kabul olsun diye koyun kesmesi şart. Beş milyon hacı, koyunu 300 USD dan hesaplayın. (1.5 milyar USD) Parayı bırakın, peki et nereye gidiyor? Yarım milyona yakın koyun.
Sudan tam Mekke'nin batısında, uçakla yarım saatten daha az vakitte varılır.
Ama Sudan ve Somali'de açlıktan insanlar ölüyor.
Evet yazı böyle bitiyor. Aslında buna bağlı pek çok şey üretilebilir. Her yıl oraya umreci ve hac görevi olarak milyonlarca insan gidiyor. O insanların bırakmış olduğu döviz hesaplandığında rakamlar nelerle hesaplanır bir düşünün.
Hani komşusu açken tok yatan bizden değildi. Bu nasıl anlayış. Müslüman ülkelerde açlıktan ölenlerin sayısı hiçte azımsanacak ölçüde değil. Bu konuda belki birileri çıkıp kral çıplak demeli.
Aslına bakarsanız bu zengin ülkelerin böyle yapması bizden de kaynaklanıyor. Toplumun en küçük bireyi ailedir. Ailemizin içine öyle bir kapanmışız ki dışarıda kopan fırtınalardan haberimiz yok.ç emin olun karşı dairede oturan komşumuzun ekmeğinin olup olmadığının farkında bile değiliz.
Bir Özgecan olayı biraz bizi kendimize getirmiş gibi oldu aslında. Ama yeterli mi asla değil.
Bizim pek çok şeyi sorgulamamız gerekiyor. En başta da galiba insanlığımızı sorgulamamız gerekiyor.
Burada haccı umreyi yapmayalım demiyorum. Tabiî ki hac ve umre Yaradan rabbimin emri ve yapılacak. Orayı görenler bilir, her saniyeniz orada geçsin istersiniz. Bu yazıdaki amacım kiminle işbirliği yaptığımızı sorgulamaktır. İnsanlığımızı sorguladığımızda sofraya oturduğumuzda akraba, dost, arkadaş komşumuzu düşünmek galiba baş konu olur.
Selam ve dua ile…
Bu haber 2914 defa okunmuştur.