DENGEYİ TUTURMAK GEREK
Yaradan ne adaletli ne büyüktür ki bizim aklımız bazen tıkanıp kalıyor Rabbin azameti karşısında.
Bu azamet ve bu büyüklüğü inkâr etmek mümkün değil. Bir şeyler oluyor ve doğa dengede gidiyor. Dengesi bozulduğunda zıvanadan çıktığında yaratanın sebebini bazen deprem, bazen sel, bazen tufan, bazen de hortum olarak, lavlar fışkırarak dengeye oturtuyor.
Bu denge bozukluğunu illa insanların sapıtması ve sapkınlığa düşen insanlara ders vermek şeklinde düşünülmemeli. Teknolojinin gelişmesi ile doğal seyrinde devam eden pek çok olaylar artık dengesizleşiyor. Ya buzlar eriyor, ya sıcaklık artıyor, denizler kabarıyor.
Dünya tarihine göre değil ama benim yaşam tarihime göre çok eskilerde, ortaokulun ilk yılında münazaralar yapılır ve bir konu iki grup arasında tartışılırdı. Önceden verilen makul bir sürede hazırlanan gruplar okulun karşısında konuyu tartışır, bunu da hakem hocalar yönetirdi.
Bu münazaranın birinde konu “teknoloji insanları mutlu mu eder yoksa mutsuz mu eder”di.
Bizim dışımızda yapılan seçim ile bende münazara grubunun içindeydim ve mutlu eder kısmını savunuyordum.
Münazaranın ilk başladığı andan itibaren “uygarlık ve teknoloji insanları mutsuz eder” grubu baskınlığını kurdu ve bizleri perişan etti. Bir ara biz öne geçmiş olsak bile mutsuz eder grubu okulun konferans salonu gibi düzenlenen koridorunda bizleri yerden yere vurdu.
Şimdi hepimiz teknolojiden memnunuz, cep telefonu olmadan nasıl yaşanır, mesaj yazılmadan hayat geçer mi? Google girip araştırma yapmadan, internetin nimetinden faydalanmadan gün mü geçer. Sosyal ağlarda paylaşılan videoların yerini ne tutar.
Uçaksız yolculuk yapmadan bir yerden bir yere gitmek ne zormuş. Arabaya atlayıp hız yapmayan biri yaşıyorum mu diyor. Televizyon olmadan maç seyretmek için nerelere gidecektik biz. Ya pembesi, moru, karası, romantiği, şiddetlisi ile diziler olmasa akşamları ne yapardık.
Bunlar iyide dünyanın dengesi ile oynarsan o seninle oynamaz mı?
Nihayetinde tek bir deodorant ile delinen ozon tabakasının tamirinin mümkün olmadığı düşünüldüğünde, jet motorlarından çıkan, sıkışan trafiğin eksoz dumanları veya ucu bucağı görünmeyen fabrika binalarından minare gibi uzayan bacalarından çıkan gazların verdiği zararı hesaplamak bile zor.
Elbette teknolojinin gelişmediği dönemlerde de depremler vardı, sel basınları vardı. Ancak kabul etmek gerekiyor ki teknolojik gelişmeler bunlara zemin oluşturmakta çok cömert davranıyor.
İnsanlığın doğanın gerçeklerine uygun teknoloji kullanması ve dengeyi bozmadan gelişmeleri göstermesi gerekiyor. Elbet gelişmelere ve yeni icatlara desteğimizin tam olması gerekiyor, ancak bu teknolojik icatların doğanın dengesini bozmamasına azami dikkat gösterilmeli. Yoksa sonuç acı oluyor. Biriken gazın patlaması gibi oluyor ve yıkım büyük oluyor.
Her gününüzün bayram sevinci içinde geçmesini temenni ediyor, kurban bayramınızı güzellikler getirmesini temenni ediyorum.
Selam ve dua ile…
Bu haber 3955 defa okunmuştur.
