GEREĞİNİ KİM YAP(MAY)ACAK
Milli birlik projesinin ardından yine ülkemizi geren bir konu hortladı tam unuttuk, küllendi derken.
Demokrasiye müdahale planı veya bilinen adı ile AK Parti ve Fettullah gülen’i bitime planı veya irtica ile mücadele planı.
Adı ne olursa olsun içeriği ve taşıdığı önem bakımından çok büyük olaylara gebe bu planın evveliyatta fotokopi diye inkâr edilen imzasının adli tıp ağzıyla ıslak imzası ilgili şahsa ait olduğu ortaya çıktı. Bu şahısın askeri bir şubede görevli Albay olduğunu artık sağır sultanda biliyor.
Bu olayın ilk patlak verdiğinde yakın çevrem ile tartışırken açık olarak söylemiş ve üstü kapalı biçimde de köşemde yazmıştım. Bu tür belgeler istihbaratın olduğu her kademede olur. Bazıları çok önem taşır bazıları az. Bazıları geniş çaplı olur bazıları dar. Bazıları çok kesimi ilgilendirir bazıları ferdi. Bazıları yayınlanır, ortaya çıkar deşifre olur bazıları gizliliğini sonuna kadar korur. Kısaca bu tür belgelerin olması kaçınılmazdır.
Burada asıl yaygara koparılma nedeni galiba direk hükümete karşı olması ve deşifre olduğunda meşhur Ergenekon sorgulamalarının hız kazandığı bir dönemde olması. Birde gazetelere çabuk düşüp artık sansür tanımayan gazetelerin didik didik ederek olayın üzerine gitmesi oldu. Emin olun bu belge bir yıl önce çıkmış olsaydı veya bazı basın organları inat etmeseydi kimse kale almaz ve unutulur giderdi tozlu raflarda.
Ancak işte ayrık hiç bir şey gizli kapaklı kalmıyor.
Önceleri şiddetle karşı çıkan ve Genelkurmay başkanı tarafından “kâğıt parçası” olarak nitelenen bu belgeyi bazı gazetelerde “görmeyerek” sümen altı yapma görevini yapmak istediler. Ancak hele meşhur ıslak imzanın ortaya çıkması ile kaçacak yerleri kalmadı.
İnsanların asıl kafasını karıştıranın bu belgenin ortaya çıkma zamanı değil neden yazıldığı olması gerekirken özellikle muhalefetin zamanlamasına dikkat çekmesi gereksizdir.
Askeri yargının takipsizlik vermesi askeri yargıyı tartışılır hale getirdi. Ortada olan bir belgeyi önceleri fotokopi olduğu gerekçesi ile inkar yoluna gitmesi ve şimdi ıslak imzanın ortaya çıkması ile askeri yargının tavrı merak konusu oldu.
Tarihin her döneminde bu tür belgelerin olduğunu söylemiştik. Bu gelecekteki stratejinin şekillenmesi bakımından her kurumda olur. Kişilerin demokrasiye müdahale planını ciddi şekilde sorgulaması gerekiyor. Kişi ve kurumları töhmet altında bırakmak kimsenin görevi olmamalıdır.
Şimdi genelkurmay başkanı gereğini yapmakla yükümlüdür. Zaten ilk fotokopi ortaya atıldığında kağıt parçası diyen genelkurmay başkanı hemen sözlerinin sonunda gerçeklerin ortaya çıkması halinde gereğini yapacağını deklare etmişti. O zaman buyur gereğini yap denmelidir.
Belgeyi sızdırmak uygun bir davranış değil elbette. Ancak bu kadar önemli ve ülkenin geleceği ile ilgili bir olayda neden sızdırıldı diye belgeyi sızdıranla uğraşmakta demokrasiye zarar verir.
Tüm bunlardan yola çıkarak üzüm yemek varken bağcıyı dövmeye çalışmak başta muhalefet olmak üzere kimseye yarar sağlamaz.
Selam ve dua ile…
Bu haber 4277 defa okunmuştur.