SORMADAN OLMAZ
Soru sormak bir akıl ve muhakemenin varlığına işarettir. Muhakeme zafiyeti ve akıl noksanlığı olanlar soru sormayı hatırlamazlar. Bu aynı zamanda bir hafızanın varlığını işaret eder. Hatırlamalı, muhakeme etmeli ve bu durumun sonucunda da akıl yürüterek bir sonuca ulaşarak ancak sorular düşünülebilir. O yüzden soru sormak bir düşünme yetisine sahip olabilmek demektir. Düşünmeyen veya aklı ile düşüncesini kiraya verenler, soruyu akletseler bile kirada olduğu için soru soramazlar.
Soru sormak bir yürek işidir. Yüreğinin terazisi sürekli adalet tarafına işler durumda olanlar soru sahipleri olmaktan imtina etmezler.
Soru sormak bir adalet arayışıdır. Adalet tutkusu olmayan kişinin gerçekle ve dolayısı ile sorularla işi olmaz! Adalet duygusu gelişmiş kişi, doğru ve gerçeğin ortaya çıkmasının doğru ve yerinde sorularla mümkün olduğunu bilir. O yüzden soruyu sormak bir adalettir. Çünkü adaletin tahakkuku için soruların cevaplarının bulunması elzemdir.
Yazar ne güzel demiş. Soru sormak bir vicdan meselesidir. Vicdanı olanlar aynı zamanda soru sormayı gerçeği bulmak için kullananlardır.
Sorduğunuz zaman, doğruyu bulma arzusu ortaya çıktığı zaman hata yapma olasılığınızda azalır.
Bazen haftada birkaç defa yazı yazmanın gereği olarak ve bazen de bulunduğumuz görevin gereği olarak soru soruyoruz.
Sorduğunuz insan rahatsa ve verecek cevabı varsa siz aydınlatıyor. Akıllı ve sağlıklı cevaplar vererek sizi aydınlatıyor. Kafanızda ki soru işaretlerini halletmeniz için size destek veriyor.
Soru sormadığınız zaman olduğu gibi kabullendiğiniz zaman eğer içinizde bazı duygular gelişmişse rahatsız oluyorsunuz.
Karşınızdakine sorduğunuz soru onun yanlış yaptığı anlamına gelmez. Sadece sizin içinizin rahat olmanızı sağlar. Doğru kabul ederseniz zaten ardında yürürsünüz, sizin değerlerinize göre yanlışsa eğer gerçek dostsanız doğruyu anlatmaya çalışırsınız yok anti dostsanız o zamanda desteğinizi çeker gerekli eleştiriyi yaparsınız.
Soru sorma konusundaki hassas tavrımı en çok Belediye Başkanımız bilir. Her fırsatta sorumu sorarım. Sormanın bir görev olduğunu biliyorum. Herkes her konuyu bilemez. Kim ki ben sormam zaten biliyorum derse yanılır. Hele bu sav’ında diretiyorsa yanılgının içinde boğulur durur. Başkanın cevabı hep vardır. Çünkü konunsa vakıftır. Yapmış olduğu görevin girdisini çıktısını ciddi takip eder. Dolayısıyla sorunuzda hıklamadan, mıklamadan, oflayıp puflamadan cevabını verir. Konusunu bilen insan olduğundan sorudan rahatsız olmaz.
Şimdilerde tüm partilerin aday adayları görücüye çıktı. Dolayısıyla her ortamda gerek gazetecilerin gerek halkın sorularına muhatap oluyor. İşte burada itidal ve akıllı davranmak önem kazanıyor.
Sorular karşısında ülke ve Kırıkkale gündemini iyi okuyarak hazır olmalılar. Genel anlamda ülkemde neler oluyor, dünyada neler oluyor iyi bakmalı ve buna bağlı olarak Kırıkkale’nin ihtiyaçlarını iyi okumalıdır. Hazır olmalıdır yani sorulara.
Sorular geldikçe vakur cevaplar vermeliler. Olmazsa yani bilmiyorlarsa şişirme cevaplar vermeliler. Vermiş oldukları bir yanlış cevap sadece kendisini bağlamaz, partisini ve liderini de bağlar.
Soru sormak kadar cevap vermekte akıl, zekâ, birikim, vicdan meselesidir. Ama bilmediğini cevap gibi sunmakta adamı rezil eder. Ne vicdan kalır ne aklı, ne zekâ kalır ve birikim.
Selam ve dua ile…
Bu haber 4288 defa okunmuştur.
