DEVLETİN LEKELİ YÜZÜ
Şimdilerde yavru muhalefet partisini eleştirmek ve birazda galiba liderini zora sokmak için yeni ülkücülük , eski ülkücülük tabiri ortada dolaşıyor. Yensimi eskisi mi bilmiyorum ama bizim için şimdi olduğu gibi o zamanda Devlet, Millet, Ülke, Bayrak kutsaldı ve halende öyle devam ediyor.
Bazı şeyler güne göre kutsal olmaz. Tarihin her döneminde ve her aşamada kutsaldır o.
Bunların başında Devlet- Millet- Bayrak gelir. Aile gelir.
Ailenin fertlerinin birinin parmağına diken batması sonucu diğer fertlerin adeta ciğerleri yanar. Birbirine bağlı demek yerine gerçek “aile olgusu” içinde olan demek istediğim her ailede bu böyledir. Elbette istisnalar kaideyi bozmayacaktır. Nasıl ki ailesi için kılını kıpırdatmayan, aile fertlerinin ne yediğini içtiğini düşünmeyen bencil aile ferdi olduğu gibi, devleti milleti bayrağı için kendince parmağını oynatmayan insan müsveddeleri de vardır ve olacaktır.
Sabah kahvaltısında aile fertlerini bir arada gören annenin eşinden başlayarak tüm çocuklarına bakarak kimin rengi soluk, kimin burnu akıyor, kimin iştahı az baktığı, gibi devlette fertlerine bakmak, kollamak rahatsızlığı olanın derdini anlamak zorundadır.
Evli çocuğunun evine ziyarete gittiğinde; gelininin veya damadının konuşma şekli, moral düzeni ve sağlık durumu da aynen öyledir. Yani sadece evladı değil, artık evladı olmuş, yani aileye, yani devlete, yani millete sonradan katılanlara da aynı duyarlılığı göstermek zorundadır. Büyük olmak, devlet olmak, millet olmak, lider olmak, bir olmak, birlikte olmak bunu gerektirir.
Son günlerde kaset furyası ile dinlemelerin ortalığa düştüğü bir konu da MİT _ PKK görüşmesidir.
Bu görüşmelerin ortalıkta deşifre edilmesi kimin işidir iyi değerlendirmek gerekiyor. Dünyanın en azılı ve en sansasyonel eğlemelere imza atan gizli servisi olan MOSSAD’ın bu konuda başı çektiğine şüphem yoktur. Zira şimdilere bu mavi Marmara ile gelinen noktada dünya kamuoyu önünde zor durumda olan İsrail’in Türkiye hükümetini iç kamuoyunda rahatsız etmek için bu yola başvurması düşünülebilir.
Yada MİT kendi arasındaki hesaplaşmanın hangi noktaya geldiğini ve bir Astsubay kökenli insanın MİT’in Başkanı konumuna gelmesini hazmedemeyenlerin hesabı sonucu bu görüşmeler ortaya dökülmüş olabilir.
Bir diğer senaryo ise Bölücü terör örgütünün derinlerinin bu işin çözüleceği korkusu ile ele geçirdikleri bu ses kayıt belgesini Internetlere servis yapmasıdır.
Netice ne olursa olsun bu görüşme yapılmış ve belki de yapılmaya devam ediyor. Özellikle evladını kaybetmiş, eşini kaybetmiş, kardeşini şehit vermiş insanların feryadı olan ve tüm milletin “bu işin bitmesi” arzusunun bu görüşmelerle çözülmesi gerekiyorsa görüşülsün düşüncesi ağır basıyor millet nezrinde. Eğer öyle olmasaydı bir iki cılız tepkiden çok daha fazlası gösterilmeliydi. Sağcısı solcusu ile bu görüşmeye destek olunduğu ve en azında köstek olunmayacağı ortadadır.
Bu durum devlet olsun, Hükümet olsun kim görüşüyorsa görüşsün onun için bir avantajdır. Bu avantajı milleti yaralamadan kullanmak ve içimizi acıtmadan yapmak zorundalar. Nasıl ki ailemizden herhangi birinin parmağına diken battığında üzülürüz dedikse bu görüşme dikeni kalbimize, ciğerimize battı. Zaten acıtıyor.
Ya bunu çıkarın kesin görüşmeyi yada biran önce biraz daha sokun kalbimize bu dikeni ki ölelim, duymayalım bu acıyı. Aksi halde ergen gencin yanaklarında çıkan sivilce gibi değil, devletin yüzünde “sedef hastalığı” lekesi gibi kalır bu görüşme.
Selam ve dua ile…
Bu haber 4207 defa okunmuştur.