KORKULAN OLUYOR
Ekranlardan son gelişmeleri izlerken güzel bir tespit ile karşılaştık. Gündemi değerlendiren USAK başkanı Laçiner kapatılan DTP’nin sine-i millete değil sine-i PKK’ya döndüğü tespitini yaptı.
Haklıdır.
Parlamentoda temsil edilen bir siyasi parti kendi bindiği dalı keserek kapatılması için her şeyi yaptı ve kendini kapattırdı. Kendileri muhatap olması gerekirken sürekli İmralı’yı işaret etti. Meşru olarak seçildiklerini unutarak bölücü başını öne çıkardılar. Bu durumda kendileri etkisizleşti ve sadece sert söylemlerle günü kurtarmaya çalıştılar.
Oysa kafası çalışan her insanın düşünebileceği gibi kendileri bu sorunun çözümü için proje üretmiş olsalardı, parlamento içerisinde sorunları şiddetsiz çözeceğiz, biz bölücü değiliz, terörist hiç değiliz demiş olsalardı kapatılmak bir yana üzerinde yaşadığımız canım vatana hizmet etmiş olacaklardı.
Oysa görüldü ki çözüme katkı sunmak bir yana maalesef körüklemek için söylemlerine devam ettiler. Sonuçta hukuki olarak kapatılmasını sokaktaki vatandaşın bile anlayacağı bir gerekçe ile kapatıldılar.
Hep söylüyoruz. Parti kapatmak çözüm değil. eğer öyle olsaydı çok partili döneme geçtiğimiz 63 yıldan bu yana geçen süre içerisinde 27 parti kapatılmazdı. Kapatılan bu partilerin hemen yenisi kurulup aynı fikirlerle siyasi hayatındaki yerini almazdı. Türkiye’de yanılmıyorsam 66 ncı parti DSP’den kopanların kurmuş olduğu DSHP oldu. Oda bir güvercin koyarak logonsun üzerine yerini aldı bu parti arenasının içinde.
En son kapatılan DTP’nin yerine önceden kurulmuş olan parti olan BDP’nin (Barış ve Demokrasi Partisi) tabelası Silopi’de asıldı bile. Demek ki zaten bir kenarda bekletilen yedek partiler bir adım öne çıkıyor ve siz kapattıkça o bir adım ilerleyerek yerini dolduruyor.
Kapatmak yerine tüzel kişiliği koruyarak şahısların cezalandırılması yoluna gidilmesi hem ülke imajı açısından hem demokrasinin gelişmesi açısından kaçınılmaz bir gereklilik olmuştur. Bu anlamda yetkililerin gerekli düzenlemeyi yapması ve ülkenin bütünlüğüne kast eden insanları cezalandırarak sonuca ulaşılmanın yolunu açmalıdır.
Muş Bulanık’ta parti kapatıldığı bahanesi ile gösteri yapanların dükkanına zarar vermesi üzerine sinirlerine hâkim olamayarak göstericilerin üzerine ateş açan esnaf iki kişinin ölümüne ve birçok kişinin yaralanmasına yol açtı. Doğrusu bu değil elbet. Halkın çok sakin olması lazım. Bölücü terör örgütün ve ülkeyi kargaşaya sürükleyenlerin istediği bu değil mi? Evet, bu kandan beslenenlerin karıştırmalarının önüne geçilmesi ve ülkeyi birbirine katmaya çalışanların istediğini yapmamak lazım. Her duyarlı vatandaşın akıllıca davranarak bu kargaşa insanlarının istediğini yapmaması lazımdır.
Tüm yetkililerin bu süreçte konuşmasına ve davranışlarına dikkat etmesi gerekiyor. Bazı anlatıcılar bu olayları anlatırken güvenlik güçlerini öyle bir aşağılayıp, suçluyor ki sanki taşa atıp kepenek kapattıran polismiş veya esnafa ateş ettiren onlarmış gibi konuşuyor. İşte kışkırtmak ve halkı yönlendirmek böyle olur.
Aman bu tür kışkırtıcı insan müsveddelerinin ve mikserlerinin oyununa dikkat edelim. Konuşmaları ile başta iktidar olmak üzere tüm muhalefet liderlerinin halka örnek olması ve olumlu yön verir olması gerekiyor. Zaten herkes diken üstünde duruyor. Kışkırtma olmamalıdır.
Selam ve dua ile…
Bu haber 4193 defa okunmuştur.