SEVMEYİ SEVENLER
Noel, Postanede çalışan memurlar yılbaşı günü Noel Babaya yazılmış bir mektuba rastlarlar. Tabii Noel Baba diye birisi olmadığı için mektubu kendileri açıp okurlar. Mektupta söyle yazıyordur. "Sevgili Noel Baba, Ben 10 yaşında bir çocuğum. Hiç kimsem yok. Yetimhanede kalıyorum. Diğer arkadaşlarıma birçok hediye geldi ama bana hiç hediye getiren olmadı. Senden üç şey istiyorum. Bana bir kalem, bir kalem kutusu, bir de ayakkabı gönderirsen çok sevinirim" Memurlar mektubu okuyunca çocuğa çok acırlar. Kimsesiz çocuğu mutlu etmek ve Noel babaya olan inancını sarsmamak için kendi aralarında para toplayıp hediyeleri kendileri almaya karar verirler. Kalem ve ayakkabıyı alırlar, para yetmediği için kalem kutusunu alamazlar. Aldıkları hediyeleri gönderdikten günler sonra çocuktan teşekkür mektubu gelir. Mektup şöyledir: "Sevgili Noel Baba, gönderdiğin hediyeleri aldım. Beni çok memnun ettin. Gönderdiğin hediyelerden birisi gelmemiş. Onu da herhalde postanedeki hısızlar almıştır."
Hani derler ya nankörlüğün de ölçüsü olur diye. Aslına bakarsanız sade ve sevecen bir yeni yıl yazısı yazacaktım. Şöyle fıkralarla falan destekli. Etliye sütlüye dokunmadan ve kimsenin işine karışmadan yazacaktım.
Ancak;
Görülüyor ki kendine insanca yaklaşılan bazı aymazlar kendilerine uzanan eli havada bırakmak için ayak oyunları yapıyor. Bilerek veya bilmeyerek kendilerine sunulan sevgi demetini çöpe atma gayreti gösteriyor.
Ülke bazında düşündüğümüzde milli birlik ve kardeşlik projesi ile terörün çok olduğu bölgede yaşayan insanlarımıza insanca yaşam imkanı sunmaya çalışan hükümetin bu gayretini yolda bırakmak amaçlı açıklama ve söylemler oluyor. Bunu yapan yani bu açıklamaları kamuoyuna düşürenler artık bilmeyerek demiyorum bilerek insanlık suçu işliyor. Açıkça kandan beslenen teröre yardım ve yataklık ediyor bunun ötesi yok.
Tek bayrak ve tek vatanın bekası için tek resmi dilin kaçınılmaz olduğunu bilmeyenleri söylemleri bizi yeni yıla neşesiz sokuyor. Kimse bölünmek istemiyormuş. Bakın ne güzel. O zaman federasyon veya çok dilli yaşam gibi safsata nereden besleniyor. Bu gereksizliğin bir adım ilerisi bölünme değimlidir.
Ülke genelinde yukarıdaki fıkradaki çocuk gibi postacıları suçlama yoluna giderek kul hakkı yiyenler kadar Kırıkkale içinde de ayakkabı isteyen, kalem isteyen ve kalem kutusu isteyen var olmayan bir yerlerden. Yeninin ilköğretimini bile değil eskinin İlkokulunu bitiren biri sekreterli masa başı iş istiyor. Diğeri Doğalgaz geçmedik sokağa yirmi beş santimlik sıcak asfalt istiyor. Bir başkası iki yıldır ödemediği su parasına indirim istiyor. Sigortalı eşinin maaşı yetmiyor diye dört yüz milyona kirada oturan bir diğeri belediyeden ekmek, imaretten yemek, beşinci mevsimden giysi, nisa derneğinden nakit, bir fidan bir umuttan oğlana burs talep ediyor.
İyi güzelde Bir ütopyadan istene bu aşırılığa Noel baba ne yapsın. Sosyal devlet anlayışı ile konseyler kuran devlet ne yapsın. Hadi Bir ütopyadan istedin. Gelen geldi. Kardeşim bari gelenle yetin. Ardından konuşma ne devletimin ne hükümetin. Emin ol eğer gücü olsa kalem kutusunu da alacak bu devlet sana.
Vatanını sevenlerin, milletini sevenlerin, dilini sevenlerin, dinini sevenlerin, birliği sevenlerin, dirliği sevenlerin ve her şeyden önemlisi “sevmeyi sevenlerin” yeni yılını tebrik ediyorum
Selam ve dua ile…
Bu haber 3685 defa okunmuştur.