Arınmaya yolculuk 45 bölüm
Kalbi Mekke için Medine için yanıp tutuşan ve oralara ulaştığında 9 şiddetinde sarsılanlar için yazılmış, hem bir rehber olsun, hem yaşadıklarımızı anlatısın amaçlı bu yazılara vesile olanlardan Yaradan razı olsun..
Çıkarsın Sevr’e ağlarsın
Sevdalı yılanı ararsın
Güvercine hal sorarsın
Korkma yanında ben varım
&&&&&&&&&&&&&&&
Duyarsın İkrayı Hira’da
Cibrili hissedersin orada
Okumak öğrenmek sırada
Korkma yanında ben varım
&&&&&&&&&&&&&&&&&
CENNETÜ’L-BAKÎ
Mescid-i Nebînin doğu tarafında bulunan Bakî kabristanını ziyaret etmek müstehabdır. Hz. Aişe’den nakledildiğine göre Rasûlullah Efendimiz gecenin sonunda evlerinden çıkar, Baki mezarlığına gider ve: “Selam sizin üzerinize olsun Ey mümin kavmin diyarında olanlar. Size yarın verileceği vaad olunan şey verilmiştir. Sizler bekletilmektesiniz. İnşallah biz de size katılacağız, Allah’ım, Bakiu’l-Garkad ehline mağfiret et” diye dua ederdi.
Efendimiz (s.a.v) döneminde kabristanın bulunduğu yer 7-8 metre yüksekliğinde boş bir tepecikti. Üzerinde “Garkâd (Ilgın Ağacı)” adı verilen ağaçlar vardı. Efendimizin süt kardeşi Osman bin Maz’un vefat edince, yeni bir kabristana ihtiyaç duyuldu. Buradaki ağaçlar kesilerek kabristan haline getirildi.
Medine’nin kabristanı olarak bilinen, aralarında Ehl-i Beyt ve Uhud şehitlerinin de bulunduğu on bin den fazla Sahabe medfundur. Cuma ve Perşembe günleri ziyaret evlâ olmakla beraber, herhangi bir gün de ziyaret edilebilir.
Osmanlılar döneminde yerleri tespit edilebilen bazı İslam büyüklerinin kabirlerinin üzerlerine kubbeler yaptırılmış, zamanla kaybolmalarına engel olunmuştur. Daha sonraları Suudîler döneminde bu kubbeler yıktırılmıştır. Ziyaret için kapıdan girince kabir ehline selam verilmeli ve Efendimizin duaları tekrar edilmelidir.
EHL-İ BEYT’İN KABİRLERİ
Giriş kapısından on metre kadar ilerleyince, sağ tarafa giden yolun solunda duvarın dibindeki kabirlerdir.
1- Hz. Abbas (r.a.)Peygamberimizin amcasıdır. Efendimizden 3 yıl önce dünyaya geldi. Kureyş’in reisi idi. Medine’liler ile yapılan Akabe biatinde Peygamberimizin yanındaydı. Peygamberimizin tavsiyesiyle Müslüman olduğunu gizleyip Mekke’de kalmış, olup bitenleri Medine’ye ulaştırıyordu. Bedir savaşına müşriklerin zoruyla getirilmiş ve esir düşmüştü. Savaşta öldürülmemesini Peygamberimiz ashabına emretmişti. Mekke’nin fethinden önce hicret etti. Mekke’nin zenginlerindendi. 70 köle azat etmişti. Efendimiz Hz. Abbas hakkında: “Abbas’a eziyet eden bana eziyet etmiş olur.” buyurmuşlardı.
Rasûlullah (s.a.v.) Hz. Abbas’a kendi öz babası gibi hürmet ederdi. Peygamber Efendimizin vefatından sonra Hz. Ömer yağmur duasına çıktığında Hz. Abbasın elinden tutmuş, onu vesile kılıp dua ettiğinde, yağmur yağmıştır.
Hicri 34 yılında 88 yaşında vefat etti. Cenaze namazını Hz. Osman kıldırdı.
2- Hz. Hasan (r.a.) Peygamberimizin torunudur. Hz. Ali ve Hz. Fatıma’nın ilk oğludur. Hicretin 3. yılında Medine de Ramazan ayında doğdu. Peygamberimiz onun için akika kurbanı olarak bir koç kesmiştir. Baştan göğüs kısmına kadar Peygamber Efendimize benziyordu. Yumuşak huylu idi. Hz Muâviye’nin ordusu ile kendi ordusu karşılaşınca anlaşma yoluna gitmiş, Müslüman kanının akıtılmasına razı olmamış, hilafeti terk etmiştir. Medine’den Mekke’ye yürüyerek 25 kez hac yapmıştır. Hicri 50. yılda zehirlenerek şehit edilmiştir. Cennet ehli gençlerin efendisidir.
Hz. Hasan evine yemeğe kimseyi çağırmazdı. Çünkü yemeği misafir davet edilecek kadar gösterişli ve beğenilecek şeyler değildi. Çok sade bir yaşantısı vardı. Çok cömertti. İki defa malının tamamını, üç defa da yarısını sadaka olarak vermiştir.
Peygamberimiz; “Hasan ve Hüseyin, cennet ehlinin iki gencidir.” “Allah’ım ben onu seviyorum sen de sev, onu eveni de sev.”206 buyurmuştur.
3- Hz. Fatıma (r.anhâ) Peygamberimizin, Hz. Hatice’den doğan en küçük kızıdır. Rasûlullah (s.a.v.)’a Peygamberlik görevi verilmeden beş sene önce doğmuştur. Bedir savaşından sonra hicretin 2. yılında 15 yaşında iken Hz. Ali ile evlenmiştir. Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in ve kıyamete kadar gelecek olan bütün Ehl-i Beytin, seyyidlerin ve şeriflerin annesidir.
Peygamberimizin nesli onunla devam etmiştir. Oturması kalkması, konuşması ve her tavrı Peygamberimize çok benzerdi. Peygamberimiz Hz. Fatıma yanına gelince ayağa kalkar kucaklar, öper iltifat ederdi. Her seferden dönüşünde onun yanına uğrar hatırını sorardı. Evinin işlerini kendisi yapardı. Su taşımaktan omuzları, değirmen çevirmekten elleri nasır bağlamıştı. Hz. Fatıma tesettüre çok önem verirdi. Vefat ettiği zaman iki kişinin bulunmasını ve küçük bir çadırda yıkanıp kimse tarafından görülmesin diye, gece defnedilmesini vasiyet etmiş, vefatında öyle yapılmıştır. Peygamberimiz; “Fatıma, Meryem hariç cihan kadınlarının efendisidir.” “Kıyamet günü olunca, perde gerisinden bir münadi şöyle seslenecek. Ey mahşer halkı gözlerinizi kapatın Fatıma bint-ü Muhammed geçecek!” buyurmuştur.
Peygamberimizin vefatından sonra iyice zayıflamış ve 6 ay sonra Ramazanın 3. günü 24 yaşında vefat etmiştir. Cenaze namazını Hz. Ali kıldırmıştır. Kerbelâ’da şehit edildikten sonra Şam’a götürülen Hz.Hüseyin’in kesik başı Medine’ye gönderilince annesinin kabrine defnolunmuştur.
4- Hz. Zeynel Âbidin (r.a.)
Hz. Ali’nin torunudur. Hz. Hüseyin’in oğludur. Hicrî 36. yılda doğdu. “İbadet edenlerin süsü” manasına gelen Zeynel Âbidin ismi verilmiştir. Tâbiînin büyüklerindendi. Sahabenin büyüklerinden hadis rivayet etmiştir.
Zeynel Âbidin’in çok secde ettiği için alnı devenin dizi gibi nasır bağlamıştı. Her abdest aldığında, yüzü sararır, vücudu titrerdi, sebebini sorduklarında: “Kimin huzuruna çıkacağımı biliyor musunuz? “derdi. Hicri 95 yılında vefat etti.
5- Hz. Muhammed Bâkır (r.a.)
Hz. Zeynel Âbidin’in oğludur. Hz. Hüseyin efendimizin torunudur. Annesi Hz. Hasan’ın kızıdır. H. 57. de Medine’de doğdu. Ashabdan Hz. Cabir, Hz. Enes ve Hz. Mâlik’ten ilim öğrendi. Bütün ilimlerde fazilette üstün manasına gelen Bâkır denilmiştir. H.104 yılında 57 yaşında iken vefat etti.
6- Hz. Câfer-i Sâdık (r.a.)
Hz. Ali’nin torunun torunudur. Babası Muhammed Bâkır’dır. Baba tarafı Hz. Ali’ye, anne tarafından Hz. Ebubekirr’e ulaşır. H. 80 yılında Medine’de doğdu. Hz. Ali’ye çok benzerdi. Dinî, fennî ilimlere vakıftı. İmam-ı Âzam kendisine iki sene talebelik yapmıştır. Bütün tasavvuf yolları Câfer-i Sâdık ta birleşir. H. 148 yılında 65
yaşında iken vefat etti.
Yazının devamı bir sonraki gün
Bu haber 3799 defa okunmuştur.