DAHA CİDDİ BELGE
Kesinlikle küçümsemek veya gerçek olması durumunda neden ortaya çıktığını sorgulayacak değilim. Zaten sorgulamak ve gerçeklerin ortaya çıkmasına bilinmesine karşı olma lüksümde yok.
Ancak siyasetin ucuz polemiklerden uzak olması ve daha etkin ve kaliteli yapılması gerektiğine inanlardanım.
Grup toplantılarının olduğu Salı günü her halde pek çoğumuz yada daha doğru ifade ile siyaset ve ülke gündemini takip etmeye çalışan oldukça kalabalık bir grup gibi bizde ekranlara kilitlendik.
Bu hafta dört partinin de grup toplantılarının renkli geçeceği belliydi.
Akparti grubu Başbakanın annesinin ölümünden sonra ilk kez toplanıyordu ve Başbakanın anne acısı ile siyasete ne kadar gireceği merak ediliyordu. Duygusal bir açıştan sonra Başbakan kendisini toplamış olarak göründü ve ülke içi ve dışı konularda fikirlerini açıkladı.
MHP liderinin ise Kandil polemiğine Başbakanın cevabı ile kızdığını tahmin etmek zor değildi. Öylede oldu. Kandile Şanlı Türk bayrağının dikilmesi konusunda ısrarını sürdürdü ve bir kez daha sınır ötesi harekâtın gerekliliğini hem grubu hem de millet ile paylaştı.
Her fırsatta bölücü örgüt ile içli dışlı olduğu açıkça ortada olan parti ise bizleri yanıltmadı ve yine ülkeyi gerecek açıklamada bulunarak İmralı’da kim ne derse desin misafir olarak bulunan örgüt liderinin ev hapsine çıkmasını daha net dile getirdi ve çözümün buna bağlı olduğunu anlattı.
Belki en fazla merak edilen konuşma ise Ana muhalefet partisinin liderinin konuşmasıydı. Zira Almanya deniz feneri davasının Türkiye ayağının soruşturulmasında emniyet güçlerinin yapacağı aramayı sızdırdığı iddia edilen bakanı açıklayacaktı.
Dağ fare doğurdu.
Yeni bir şey olmadı.
Zaten bir süre önce kamuoyuna yansıyan ve adı geçen şahısların gidip ifade verdiği olayı anlattı. Zaten konu yargıdaydı ve dediğim gibi insanlar zaten gidip gerekli makamlara ifade vermişti.
İfadelerinin ardında da gerekli açıklamayı yaparak yalanlamışlar ve bunu basın yolu ile halka anlatmışlardı.
Muhalefet lideri aynı olaya birde Kırıkkale Milletvekili Başbakan yardımcısının da adını koyarak aynı şeyi tekrarladı. Olay yargıda olduğu için bu doğrudur yalandır deme durumumuz elbette yok. Muhalefet lideri ne kadar var diyorsa muhatapları da bir o kadar yok diyor. Zaman her konuda olduğu gibi bu konuda da ilaç olacak ve doğrular zamanla çıkacaktır.
Ancak söz konusu dosya içinde konuşma geçerken Başkanın “üstat” dediği sanki önemli bir veriymiş gibi lanse edildi. Oysa bu kelime pek çoğumuz tarafından sıklıkla kullanılıyor. Yok, bir kelimeye takılmıyorum. Meselenin özü başka ama üstat kelimesi birinin diğerine karşı itaat veya bağlılık içinde olduğunu göstermez.
Benim dikkat çekeceğim ikinci konuda; Zaten bu dava devam ediyor ve bir yerinden Türkiye ayağını etkileyecek. Hal böyle iken adamlar zaten belge mi bırakır, kağıt mı bırakır, bilgisayar mı bırakır ortada ki köstebek arayınca ortadan yok etsin. Ha denilecek ki “efendim derneğin devrettiği şirket kayıtları ile giden daha önceki beyin denilen bilgisayar ile ilintili” yok; oda inandırıcı değil. Çünkü beyinden bu bilgileri süzüp alan bir insansa bunu onlar gelmeden yok edecekte insandır. Sözün kısası köstebek olduğu iddia edilen şahısların “geliyorlar saklayın” demesine gerek yok ki bu davada kilit rolleri olsun.
Galiba muhalefetin daha etkin ve daha gerçekçi konular üzerinde durması ve belge temin ediyorsa daha sağlam veriler bulması gerekiyor.
Selam ve dua ile…
Bu haber 4049 defa okunmuştur.
