SAAT 21 OLUNCA
Hayatımıza internet girdikten sonra kitaplarla aramıza mesafeler koyduk maalesef. Eskiden ayda birkaç kitap alırken ve aldığımız kitapları okurken şimdilerde kitaba ayıracağımız zaman da sosyal medya üzerinde gezinir olduk ve bütçe ile de telefonumuzu nasıl değiştiririz in derdine düşer olduk.
Elbette bu sosyal medya merakı bizim haberleri izlemediğimiz veya gündemi takip etmediğimiz anlamına gelmiyor.
Gündemi gazete satırlarından değil, klavyenin tuşlarından veya ekranın soğuk yüzündeki bize düşüncelerini empoze etmeye çalışan kimi süslenmek için yüzüne badana boya yapan kimi ise taktığı saat, giydiği çorap ile habercilik yaptığını sananlardan takip ediyoruz.
Makale ve köşe yazılarında gündem derdinde olanlarımız ise sesli makaleler sitelerinden, bilgisayarda oyun oynarken kulağımızı verdiğimiz kadarı ile kim ne diyor öğrenebiliyoruz.
Oysa ekranın en çekici olduğu saat 21 civarında kapatıp televizyonu, telefonu, bilgisayarı okuma saati yapıyorduk. Çoluk çocuk okuyor, okuduğumuzu birbirimiz ile paylaşıyor, paylaştıklarımızdan da dersler alıyorduk.
Galiba ben yitirdim bu güzelliği ve bundan aslında üzülürken hicapta duyuyorum. Ama sevincim evlatlarımın hala bu okuma saati ve kitap okuma alışkanlıklarını sürdürdüğünü görmekten de son derece gururu duyuyor seviniyorum.
Hala evlatlarımın evine gittiğimde başuçlarında bir kitap görüyorum ne mutlu. Aman ha demeyin ki bize ne senin okuduğundan veya bize ne senin çocuklarının okuduklarından. Aman demeyin çünkü üzüm üzüme bakarak kararır ve bir kiş tek bir kişi bu güzel örneği alırsa kısa günün karı olur. Alan baş üstüne, elbette almayanda.
İşte bu ziyaretlerden birinde evladımın son okuduğu kitabı inceledim. Hikmet Anılın bir kitabı. “eyvallah” kitabın arka yüzü hoşuma gitti ve sizinle paylaşmak istedim. Şöyle diyor arka kapak yazısında. “ Herkesin bir derdi vardır. Bazıları geçer bazıları geçmez. Bazıları anlatılır, bazıları anlatılmaz. Bazen de anlatmak istersin ama dinleyecek kimseyi bulamazsın. Bilirisin muhabbettir ihtiyacın ama edecek kimse yoktur. İşte bu kitap bunun için yazıldı. Yalnız olmadığını bil diye yazıldı. Muhabbet için muhabbetle yazıldı.”
“biraz yağmurun biraz da hüznün düştüğü gecelerde bu kitabı okurken şunu hissedeceksiniz. Hala dertleşebilecek birileri varmış bir yerlerde. Bazen solundan soluğundan eksilirsin yine de eyvallah dersin.”
Valla evlatlar büyüdü ev bark sahibi oldu. Belki onun rahatlığı ile söylüyorum. Ben yeniden yapacağım saat 21 kitap okuma saatini. Ama inşallah hanım dizi, siz münazara, küçük yaramaz çizgi film derken, delikanlı facebookta gezinip, genç kızımız twetter muhabbeti yaparken nasıl olacak bilmiyorum ama sizde yaparsınız.
Ülkenin hainlerinin tükenmediği memleketimde bölücü örgüt PKK bitmeden aşırı sol örgütler, onlar bitmeden yıkıcı örgüt FETÖ, aynı anda DEAŞ gibi dini referans alan örgütlerin top yekun saldırdığı bu günlerde hıyanet içindeki ülkelerinde ne halt ettiğini bilmemiz için okumalıyız, tekrar tekrar okumalıyız. Okumalıyız ki bilelim dostu düşmanı.
Selam ve dua ile…
Bu haber 2426 defa okunmuştur.
