NE KADAR DUYARLISINIZ
Meclis görüşmeleri başladığı andan itibaren pür dikkat izlediğim açılım görüşmelerinin sonunda biraz kafa dağıtmak, birazda gündemle ilgili olduğundan bilgiyi artırmak için elimdeki kitaptan birkaç sayfa okumak için uzandım mübarek Cuma gününün akşamında.
Fonda her zaman değil ama bazen ruhun gıdasına inandığım müzik çalması için açtığım radyoda elim gayri ihtiyari 97.9 Anadolu fm’e gitti. Başka yeri dinlemek yerine Kırıkkale’de yayın yapan arkadaşlarımın da görevli olduğu bu radyo kanalını açmak artık irade dışı hale geldi şükür.
Halil İbrahim kardeşim yarım hurma programını yapıyor. Bu program ihtiyaç sahibi ailelere yardım etmek için yapılıyor. Görevli arkadaşlar tespit edilen ihtiyaç sahibi ailelerin evlerine giderek canlı yayın yapıyorlar. Halil İbrahim kardeşimde merkezden programı yönetiyor. Gelen yardımların derlenip toparlanmasını ve kayıt altına alınmasını sağlıyor.
Benim daha önce yayınlanmış olan ve bünyesinde olmamaktan büyük onur duyduğum Beşinci mevsim yardım derneğinde genel koordinatörlük yaptığım sıralarda tespit etmiş olduğum bire bir yaşanan hayatlardan oluşan “ ibretlik hayatlar” adlı kitabımdan alıntı yaptı. Söz konusu kitapta yaşanan ibretlik ve ihtiyaç sahibi hayatların çoğunda çocuklarına hem ana hem baba olmaya çalışan ve kol kanat germeye çalışan kadınların olduğunu söyledi. Bayanların daha cefakârca davrandığını, maalesef erkeklerin genellikle sorumsuzca davranış sergileyip sıkıştıklarında bırakıp her şeyi, çoluk çocuğu, evi barkı kaçıp gittiğinden söz edildiğini anlattı. Doğrudur.
Halil İbrahim kardeşin canlı yayına bağlayıp ekibi ile dinleyicilerine tanıtmaya çalıştığı aile mağdurluğun üst sınırını yaşıyor. Dört çocuk, ana babadan oluşan altı kişilik aile. Baba işsiz. İş arıyor ama bulması zor. Kalifiye bir eleman olmayınca ara ilerinde çalışan birinin bu devirde iş bulması gerçekten zor. İşte bu baba da o zorluğu çekiyor ve yaşıyor.
Radyodan gerekli yardım gelmedi elbet. Radyonun çalışanları yırtınıyor. Anonslar, anlatmalar, derleri ortaya dökülen aileyi daha çok tanıtmaya çalışmalar… Ancak insanlar duyarsız. İnsanlar ellerindekinin zerresini paylaşmaktan uzak. İnsanlar vermenin insanı ne kadar çok mutlu ettiğini bilmeden yaşıyor.
Şimdilerde eminim birçoğu” hangi birine yardım edelim. Birçok kardeşim. Gerçek ihtiyaç sahibi olduğunu nerden bilelim, ben filancaya yardım ediyorum, benim grubum ekibim var ona gelene kadar…” gibi sözler sarf edecektir.
I ıhhh
Katılmıyorum öyle düşünenlere.
Siz yapın, verin elinizdekinin bir lokmasını. Gücünüzün yettiği yardımı yapın siz. Karşınızdaki büyük ihtimalle o verdiğinize ihtiyaç duyandır. Verdiğiniz bir parça ile mutlu olacaklardır o yoksul insanlar. Siz verin. Velev ki sizin bir lokmanız ile doymasınlar. Velev ki gerçek ihtiyaç sahibi olmasın. Kandırsın sizi. Kim kaybeder. Kim ebedi âlemde yaptığından cennete veya cehenneme gider. Siz hayır sahibi mi? Yoksa sizi kandıran insan mı?
Çevremizdeki yoksul insanlara aş, ayakkabı, kömür, kaban olun. Gerçek ihtiyaç sahipleri arıyorsanız dernekler var. Ciddi dernekler. Onlarla irtibata geçin. Verin elinizden gelenleri onlara. Onlar sizin adınıza arayıp buldukları araştırmasını yaptıkları fakirlere ulaştırsınlar. Siz yorulmayın. Malınızla yardım yapın. Akşama kadar kendi işlerinde çalışan ve sonra canı ile fedakârlığın ötesinde koşturan insanlar sizin adınıza ulaştırsın yerine.
Ne mutlu verebilen, vermesini bilen ve verileni bedeni ile yerine ulaştıran o insanlara.
Selam ve dua ile…