MİLLETİN VEKİLİNİN VEKİLİ
Mütevazılık; Konuşurken, otururken hiç kimseye yabancılık çektirmemektir. Güzel ahlak sahibi ve her işte tevazu sahibi olan, âlimlerin huzurunda onları can kulağı ile dinleyendir. Marifet ehli ile otururken, gaye onlardan istifade ise, dinleyenin makamı, anlatandan yüksek olsa da gönül açıklığı ile dinlemek ve huzur içinde bulunmak lazım. Demiş bir âlimimiz.
Evvelsi gün yanımda meclis üyesi Ağabeyim Erol Tekin, Ak Parti İl başkan yardımcısı Mustafa Teke ve şehrimizin iyi esnaflarından Yaşar Seki ile Ankara’ya bir işi için gittik. Eee dedik ki siyasetçiyiz. İyi kötü siyasetin bir yerlerindeyiz. O zaman varalım şu Türkiye’nin Meclisine de oralara gönderirken gece gündüz çalışmalarına katıldığımız hatta onlar yokken bile bizlerin çalışarak oralara gönderdiğimiz vekillerimizi bir görelim. Makamlarına varmışken ikram edecekleri çayı yudumlar iki hal bahis ederiz.
Aslına bakarsanız içimizde onların oraya seçilmelerinde en az emeği geçen benim. Çünkü o zamanlar ben görevdeydim ve siyasetle uğraşmak gibi bir lüksüm! Yoktu. Ama yanımdaki arkadaşlarımın vekillerin orada olması için nasıl çaba sarf ettiklerini biliyorum.
Vardık meclis kapısına.
İçeri girmek için bin bir polis kontrolünden geçiyorsunuz. Son kontrolden geçerken polise yaptığım “siz bizim oralara elinizi kolunuza sallayarak giriyorsunuz biz bir şey demiyoruz. Siz böyle sıkı bakıyorsunuz” esprisine polisin anlamsızca baktığına hepimiz katılarak güldük. Anlayan anladı galiba ince nükteyi.
Vekillerimizin makamına vardığımızda Yaşar’ın kayınbiraderinin Kastamonu milletvekili odasında çayımızı içtik ve Kırıkkale Milletvekilimiz Turan Kıratlının makamına geçtik. Vekilimiz yoktu. Ancak onun yerine bizi karşılayan Asistanı bize öyle yakınlık gösterdi ki. İşte dedik milletin vekilin bucağı böyle olur. Asistan ablamızın ismini yazmıyorum. Aslında bana kalsa yazarım ablamın ismini ama kendisinin istemeyeceğini düşünüyorum. Onu kırmak istemem. Çayımızı kahvemizi ikram etti. Güzler yüzü ve ilgisi ile vekilin vekili olduğunu hissettirdi.
Ardından sayın vekil ile telefonla görüştürdü beni. Turan beyde son derece ilgilendi telefonla olsa. Bizleri ağırlayamadığından üzgün olduğunu, Şehir dışında bulunduğunu ve en kısa zamanda tekrar beklediğini anlattı. Vekilin vekili ablamız yine ilgi ile uğurladı bizleri.
Vakit dar olduğundan diğer vekillerin yanına gitmeyelim daha sonra ziyaret ederiz düşüncesi ile ayrılırken, Kırıkkale milletvekillerinden biri ile karşılaştık. Vekilimizin adını vermeyim burada. Ama karşı karşıya gelince merhaba dedik. Tanıttık kendimizi ki tanımıyor olması zor ihtimal. Zira Kırıkkale’nin kaç tane meclis üyesi var. Kaç tane il başkan yardımcısı var. Üstelik yerel yönetimler seçiminde ve diğer programlarda sürekli aynı ortamda bulunduğumuz bir vekilimiz. Bizlere karşı ilgisizliğin en asgarisini gösterdi. Kerhen merhaba dedi. Ne buyurun bir çay içelim teklifinde bulundu nede bir isteğiniz var mı diye sordu. Ne de kusura bakmayın işim var dedi. Yanımızdan ayrıldı gitti. Kaldı ki bizleri tanıyıp tanımaması hiç önemli değil. Biz orada halkız değil mi?
Tam milletin vekilinin vekili olan ablanın ne kadar ilgi bir insan olduğundan ve milletin emaneti ne güzel insanlara bıraktığından söz ederken bu olumsuz davranış ile hepimiz eşekten düşmüşe döndük. Söz konusu vekilimizin danışmanı ağabeyimi iyi tanıyorum. Oda son derece ilgili ve alçak gönüllü. Ne zaman görsek yere göğe sığdıramaz bizleri sağ olsun ama danışmanları kadar vekillerde vekili olduklarına biraz ilgili davranmak zorundalar.
Mevzu bahis milletvekilimiz hakkında daha önce açılımla ilgili fikirlerini açık söylüyor. Söylemesin mi doğruyu ne güzel bırakın söylesin doğruyu diye yazmıştım. Elbette söylesin ama doğruyu söylerken gücü milletten aldığını unutmasın.
Selam ve dua ile…
Bu haber 4867 defa okunmuştur.