ÜLKEME İNMESİNLER
MHP genel başkanı Devlet Bahçeli’nin açılımla ilgili bazı yaklaşımlarına katılıp bazılarına katılmasak ta dağdan inlerlerle ilgili bir sözü tarihe geçecek nitelikteydi. “bu gelenler Mekke’den hacdan gelmiyorlar” aslında bu sözün üstüne denecek başka ne söz olur.
Bir kısmı Mahmur kampına daha önce yerleşen ve orada bilmem kimlerin misafiri konumunda olan ve gerçekten güç şartlarda yaşayan insanlar (ki bu durumu kendileri istemiş ve durumlarından zaman zaman şikâyet etseler de mutlu olduklarını söyleyenler). Diğer kısmı ise bölücü örgütün kandil’deki teröristlerinden birkaçı barış elçisi kisvesi altında geldiler güzel yurduma.
Mahmur kampı BM’nın gözetimi altında kurulan muhtelif tarihlerde yurtdışına çıkan ailelerin kaldığı bir kamptır. Terör örgütünün bu kamları dinlenme yeri olarak kullandığı, bazı zamanlarda gelip tedavi olduğu, bazense üs bölgesi olarak kullandığı herkesçe malumdur.
Kandil ise hava harekâtları ile dövülen ancak arazi şartlarının çok çetin olması nedeniyle ve sınırdan çok iç bölgede olması sebebiyle Türk askerinin ulaşmakta zorlandığı terör örgütünün barındığı yerdir. Buda biliniyor.
Bu iki merkezden yurduma gelen insanların birbirinden farkı yok.
Barış elçisi adı altında gelen insanların tamamı serbest bırakıldı. Bu olayı iki şekilde incelemek gerekiyor.
Birincisi;
Milli birlik projesi veya demokratik açılım çerçevesinde gelen bu insanların barışa ne gibi katkı sağlayacağını zaman göstermekle birlikte olumlu bir adım olarak değerlendirmek gerekiyor. Eğer yıllardır başımıza bela olup güzide yurdumun ilerlemesini engelleyen iç ve dış mihrakların oyunu olan terör örgütünü bitirecekse olumludur. Ne kadar kızsak darılsak üzülsek de bu terörün bitmesi için bir türlü adım atılmalıydı ve bu yapıldı. İçimiz kan ağlasa bile ileride evlatlarımızın terör belası ile yaşamamsı için bu gidişe bir dur denmeliydi.
Ben mesleğe adım atıp göreve başladığımda bu bela çıkmıştı. Emekli oldum aradan iki yıl geçti. Hala bu bela başımızda duruyor. Doğduğu günden beri şehit aileleri ve gazilerle iç içe olan ve her şeyden çok asker olup, komando olup, özel birlikçi olup şehit olmayı isteyen oğlumun da bu bela ile yaşamamsı için bu iş bitmeli. Haa kesinlikle oğlumun şehit olmasından falan çekindiğimden değil bin oğlum olsa bin kere şehit olsa yine kılım kıpırdamaz. Ben olamadım o olur ve ebedi âlemde bana şefaat eder. Var mı bundan ötesi? Ama ülkemin hak ettiği ferahlık ve selamet için bu belanın bitmesi gerekiyor. Bu anlamda dağdan indirilmeleri uygundur.
İkincisi;
Bunlar hiçte masum barış elçileri değil. Her hareketleri tahrik kokuyor. İmralı sakinine sayın demelerinden tutun, önderlik kelimelerini ardı ardına kullanmasından, kırılası parmakları ile yapmış oldukları zafer işaretlerine kadar tahrik ediyorlar. Geldikleri inlerinden uğurlanmalarından, meclis uzantılarının karşılamalarına kadar her an tahrik ediyorlar. Hele birde meclise gelip gövde gösterisi yaparlarsa alın size iyice tahrik.
Bu arada güvenlik güçlerinin tutumunu, savcıların ve hâkimlerin tutumunu ve soğukkanlı ve itidalli olan tüm yetkilileri kutlamak lazım. Zira bunların tahrik oyununa gelmeden süreci yönettiler.
Dilimde tüy bitti. Tekrar söylüyorum. İnsinler dağdan. Bitsin bu kahpe oyun. Ama girmesinler kardeşim aramıza. Gitsinler başka ülkelerde yaşasınlar. Nereye iniyorlarsa insinler ama ülkeme inmesinler. Ömrünü dağda mücadele ile geçirenlerin, şehit ailelerinin, gazilerin, necip milletimin ve kendini Türk sayan kardeşlerimin arsında gezmesinler.
Selam ve dua ile…