YALNIZLIK KADER MİDİR?
Çağımız internet çağı ve bu çağda maalesef çocuk yetiştirmek ve etrafımızda ki insanlarla iletişim kurup, dertleri ile hemhal olmak galiba deveye hendek atlatmaktan daha zor.
İletişimi bozuk olup, insanlarla diyalog zorluğu yaşamamızda pek çok etken olduğu gerçektir. Bunların başında da galiba yalnızlığın emperyalist güçler tarafından bizlere dayatılmasıdır. Aileyi ve dostluğu yok etme planıdır.
Yalnızlığı dünya Times gazetesinde köşe yazarlığı yapan Türkmen çağımızın hastalığı yalnızlığı şeyle vurguluyor.
Bugün insanımız, imkânların bolluğu ile farklı bir imtihan içinde. Eskiden insanlar yoklukla imtihan olmuş, bugün ise varlık ve bollukla imtihan oluyor. Aşırı ve düzensiz yeme içmeden dolayı değişik bedensel hastalıklarla uğraşmaktadır. Teknolojik gelişmelerle sanal âleme dalarak yalnızlaşmaktadır. Yaratılışı icabı doyma bilmeyen duygulara sahiptir. Bütün bunlar kişiyi bencil yaparak, psikolojik yalnızlıklara ve bunalımlara sokmaktadır.
İnsanların sosyal yalnızlık ve psikolojik bunalımlardan kurtulabilmesi için, öncelikle bir insan olarak yaratıldığın hatırdan çıkarmamalıdır. Akıl ve iradenin sadece insana verilen en büyük bir nimet olduğunun farkına varmalıdır. Bu aklı vereni tanımalı ve iradenin hakkını vermeye çalışmalıdır. Aklıyla yaratılış gayesini ve eşref-i mahlûk olarak değerini fark etmelidir. İradesiyle bitki ve hayvanlar âleminden farklılığını göstermelidir. Aksi takdirde " Hayvan, belki hayvandan da aşağı " bir hayat sürebilir. İnsan iradesinin hakkını vererek; yaratılış gayesini bilir ve yaratılış gayesine uygun yaşarsa, maddi ve manevi bunalımlardan uzaklaşarak huzurlu, mutlu ve başarılı olabilir.
Sosyal hayatta yaşarken her insanın derdini paylaşabileceği gerçek bir arkadaşı olmalı. Çünkü her insanın konuşma ihtiyacı kadar, konuştuğunu dinleyecek, paylaşacak birine ihtiyacı vardır. Her zaman kapısını çalabileceği, hemhal olabileceği bir ‘’hayırhahı’’, bir‘’iyilik meleği’’ olmalıdır. Bu ihtiyacını twitter ve facebook gibi sanal âlemde kesinlikle gideremez. Gidermeye çalışsa bile, bu sanaldır, gerçek değildir.
İnsanın mutlaka bir sosyal aktivitesi olmalı. Bu belirli gün ve saatte ‘’sohbet-i canan’’ için bir araya gelme ile duygu ve düşüncesi olmalı. Bir sosyal yardım kuruluşunda gönüllü çalışarak etkinliklere katılmalıdır. İşi veya mesleği ile ilgili dernek ve meslek kuruluşlarına üye olarak paylaşım içinde olmalıdır. Ayrıca imkânları ölçüsünde hobileri olmalı. Bu hobileri sanat, kültür ve spor ağırlıklı olabilir. Böylece gerçek âlemde bedenini ve ruhunu meşgul eder, yaratılışına uygun çalıştırır. Diğer insanlarla sağlıklı bir iletişim ve etkileşim içerisinde olur. Bedenine ve ruhuna nefes aldırır. Cennetmekân Abdülhamit Han Hazretleri en sıkıntılı dönemde otuz yılın üzerinde devleti idare ederken, sarayının altında ağaç oymacılığı işi yapıyordu. Bugün yıldız caminin mihrabı, minberi onun eseridir.
Bu yalnızlık duygusu taşınan günümüzde ekmeğini paylaşanlar da var. Sofraya yalnız oturmaktan utananlarda var. Misafir kabulünde hem kendileri hem de çoluk çocuğunun yüzünde güller açanda var. İsimlerini yazsak bu güzide ailenin farklı algılanır. Ama hani biz yazalım denize atalım. Halik nasıl olsa biliyor ve zaten isimde zikretsek onların burunlarının ucu kızarır, sıkılırlar, istemezler. Demem şu ki bu devride de bu sanal dünyanın yalnızlığı içinde de yaşadığımız şehirde, beldede dostluğa, arkadaşlığa, paylaşmaya açık, gönlü güzle insanlar var.
Kendimizi test edelim hadi. En son ne zaman soframızda çocuklarımızla yemek yerken bir dostun sofrada olmamasından üzüntü duyduk. Dinimiz, örfümüz, insanlığımızın paylaşma duygusunu en son ne zaman yaşadık. Yaşadıysanız ve yaşıyorsanız sözüm size değil. Ama ben çok iğne batırıyorum kendime.
Selam ve dua ile…
Bu haber 3374 defa okunmuştur.