KENDİNE AİT ZAMAN
Bazı zamanlar vardır; işimiz başımızdan aşkımdır. Günün neden 24 saat olduğunu neden otuzlarda olmadığının sorgulamasını yaparız. Oysa o zamanlarda gün değil otuz kırk olsa, elli olsa yetmeyecektir.
Aslında öyle değildir. O gibi durumlar insanın hayatında ya bir olur yâda bir elin parmak sayısını geçmez. Onu yetmez hale getiren üzerimize almasak da tartışmasız bizleriz.
Yakın çevrem ile hatta kardeşim dediğim insan ve insanlar ile bu konu üzerinde yani zaman ve özellikle kendine zaman ayırma konusunda uzunca bir süredir tartışıyoruz.
Zamanı etkili kullandığın zaman mutlaka kendine ayırabileceğin özel zaman ortaya çıkacaktır.
Bu özel zaman bazılarına bir saatse, bazılarında beş, bazılarında daha fazladır. Aslında kişiden kişiye değişir. Yani insanın ihtiyacı olduğu ve ruhi ihtiyacını gidereceği kadar zamandır bu süre.
Devleti yönetenlerin de sivil sektörde kendi işlerini yönetenlerde kesinlikle özel zamanı ayırmak zorundadır. Aksi halde ne devlet işlerinde nede özel sektörün yönetiminde nizam intizam kalır. Zira dinlenmeyen ve ruh yapısını dinginleştirmeyen insan sağlıklı ve doğru karar veremez. Vermiş olduğu kararlarda mutlaka beden ve ruh yorgunluğunun etkisi görülür. Hele birde bu durumu kabullenmeyen biriyse bu durum aile ve iş çevresini temelli etkiler.
Devlet adamlarının yoğun mesaisinden söz edince fikri yapısını beğenin yada beğenmeyin aklımıza ilk gelen isim Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Zamanın Başbakanı ( birileri daha Cumhurbaşkanı olmadan farklı amaçla böyle demiş ama bizim ki gerçekten şimdi Cumhurbaşkanı olduğu içindir J) önceki Kırıkkale il başkanını atayacağı zamanın gece kaçta adaylarla nasıl mülakat yaptığını ve üstelik yurtdışı seyahatten gece yarısına yakın döndüğünü, evine geçmeden ofisinde sadece Kırıkkale’de değil pek çok ilin başkan atamasını yaptığını biliyoruz. Bu tempoyu daha öncede duymuştuk.
Bu insan ne zaman dinleniyor dediğimizde ekranlardaki röportajından anladık. Vücudunu az uyumaya alıştırmış ve mutlaka ruh ayarı için uyku zamanın dışında özel bir zaman oluşturmuş kendisine. Ne kadar yoğun olursa olsun o zamanı hep kullanmış ki sonraki çalışmalarını sağlıklı yapsın ve beraber çalıştıklarına o özel zamanı kullanmaları için zemin oluştursun.
Bir işyerinin büyüklüğü ne kadar olursa olsun elbette ticari kaygı yönetim anlamında kafa yoruyor. Ancak ruh yapısını ve vücut anatomisini ıslahta taviz vermeden çalışma süresi oluşturmak verimliliği düşürür.
İster çalıştıran ister çalışan olsun evine gidip ayaklarını uzatıp birkaç satır kitap okuyacağı, gözlerini kapatıp günün muhasebesini yapacağı, haberleri takip edeceği, gazetede köşe yazılarının eleştirisini göreceği bir zamanı olmalı.
Efendim ben dinlenmeye geçersem herkes geçiyor veya geçer anlayışı doğru değil. Herkes sorumluluğunu bildikten ve iyi planladıktan sonra sıkıntı kalmaz. İş olduğunda elbette zamanı birleştirerek yaşamak elzemdir, ama olmadığında ruh ve beden ayarı içinde dinlendirmek daha elzemdir.
Devletin başbakanı da, memuru da, iş yerinin patronu da, çalışanı da sorumluluğunu biliyordur ve işinin planlamasını yapıyordur. O halde özel zamanı ayırıp,” çalışma saatini” etkili kullanmak en doğru onladır. Özel zaman ruhu ve vücudu yeniler ve motivasyonu artır.
Selam ve dua ile…
Bu haber 3320 defa okunmuştur.