Arınmaya yolculuk 43 bölüm
Kalbi Mekke için Medine için yanıp tutuşan ve oralara ulaştığında 9 şiddetinde sarsılanlar için yazılmış, hem bir rehber olsun, hem yaşadıklarımızı anlatısın amaçlı bu yazılara vesile olanlardan Yaradan razı olsun..
Safa Merve hep koşarsın
Hervele yapar coşarsın
Sığmaz kendine taşarsın
Korkma yanında ben varım
Bakmalara doyamazsın
Kabe’ne hiç kanamazsın
Hatimden ayrılmazsın
Korkma yanında ben varım
Efendimiz Pazartesi günü vefat etmişti. Ashabın şoku atlatması ve Hz. Ebubekir’in halife olarak seçiminden sonra teçhiz ve defin işleri salıya kaldı. Ashap son görevlerini yapabilmek için can atıyordu.
Herkes Hz. Ayşe’nin odasının önünde toplandı. Genç komutan Üsame, vefat haberini alınca hareket emrini geri aldı. Orduyu hareket ettirmedi.
Cenaze sahibi olarak Hz. Ali duruma hâkim oldu. Amcası Abbas, Abbasın oğulları Fazl ve Kusem, Üsame, azatlı kölesi Şukran su dökme işini yaptılar. Yıkama sırasında Hz. Ali elbisenin üzerinden ovarak yıkadığı için eli, Efendimizin bedenine dokunmamıştır.
Cenazelerde genelde görülen koku ve nahoş şeylerin hiçbiri O’nda yoktu. Bu sebeple Hz. Ali:“Anam babam sana feda olsun! Hayatında da, vefatında da temizsin, güzelsin.” diyerek yıkadı. Yıkama işi bitince üç parçadan oluşan pamuklu, beyaz bir kumaşla kefenledi. Kefenleme işi yine Hz. Ali, Hz. Abbas, Abbas’ın oğlu Fazl ve Şukran tarafından yapıldı.
Yıkama ve kefenleme işlemi bitince Efendimizin naaşı bir sedirin üzerine konuldu. Odasının kapısı açıldı. Efendimizin cenaze namazını önce melekler, sonra erkekler, sonra kadınlar, sonra da çocuklar ayrı ayrı kıldılar. Hz. Ayşe’nin odası küçüktü. Namaz teker teker kılındığı için gece yarısına kadar devam etti.
Efendimizin nereye defnolacağı konusunda ihtilaf olmuşsa da Hz. Ebubekir ; “ Hiçbir peygambere nerede vefat etmişse oradan başka yerde kabir kazılmaz” hadisini
Hatırlattı. Bunun üzerine Hz. Ayşe’nin odasında, Efendimizin yattığı döşeğin altına kabir kazılmasına karar verildi.
Ensardan Ebû Talha mezarı kazdı. Mezar kazma işi de bir hayli zaman aldı. Efendimizin mubarek cesetleri Hz. Ali, Abbas oğlu Fazl, Üsame ve Abdurrahman bin Avf tarafından kabre indirildi. Vakit, salıyı çarşambaya bağlayan gece idi. Rabbim cümlemizi sünnetine uyanlardan ve Kıyamet günü Hamd sancağı altında toplananlardan eylesin. Cennette havzı başında buluşmayı nasip etsin. AMİN!
RUH AYARININ BOZULMASI
Çok güzel işleyen, hiçbir sorunu olmayan,dakika değil saniyesini şaşırmayan makinelerin bile bir ayara ihtiyacı vardır.
Zaman zaman ayar yapmak,yağlamak hassas ölçü aletleri ile bir “düzeltmek” lazımdır.Makinelerin bile düzeltilmeye,ayarının kontrolüne ihtiyaç duyulduğuna göre insanlarda ayara ihtiyacı olması,ruhun ayarlanması gerekiyor.
Ruhun ayarı herkese göre farklıdır. Kimi kendini tevekküle çeker ayar yapar, kimi namaz kılar ruh ayarı yapar, kimi daha beşeri şeyler ile bozulan ayara yön verir.
Bence hac-umre gibi ibadetler ciddi manada ruha ayar veriyor.
Beşeri şeylerin peşinde koşan, dünyevi işlerle fazla içli dışlı olanlar,her şeyi bu alem sananların bir ayara ihtiyacı vardır.Bu ihtiyacı karşılamalı ve vidayı sıkmak için bir umre bir hac gerekli. Hele bu yaptığımız ayar umresi bir de Ramazana denk geliyorsa değme keyfine.
Askerlikte bakımın maddeleri vardır. GESTAY+B yani gözle, elle, sıkıştır, tamamla, ayarla, yağla ve nihayet bütünleme gelir. İşte bu GESTAY+B kuralı makinenin devamlılığı için gerekli olduğu kadar bence ruhunda idamesi için elzemlik teşkil ediyor.
Bazen bilerek, bazen bilmeyerek, bazen gerçekten isteyerek, bazen irademiz dışında, bazen nefse hoş geldiğinden, bazen nefse hükmedemediğimizden, bazen büyüye, bazen girdaba, bazen akıntıya kapılma ile ayarımız bozuluyor.
Kendimizi ne kadar uzak tutmamız ve ayarınızı kontrol altında tutsanız da bir bakmışsınız cıvatanın biri gevşemiş, sıkmak lazım. Ama Allah korusun sıkarken yalama olmasın. Başa döner durursa ne ayar kalır ne başka şey beden ayarının bozulması ile yediğin içtiğine dikkat etmezsen ya zayıf kalır ölür, ya obozite olur sürünürsün. Bedenin ayarı daha kolaydır. Ancak ruhun ayarının bozulması durumunda iki cihanda rabbim korusun dikiş tutmaz. Mutlaka zamanında ve yerinde o ayarı yapacaksın.
Hac, umre, oruç, zekat, namaz, abdest, tesbihat hepsi ruha verilecek ayarın farklı kullanımıdır. Pek çoğu nefse karşı, ruha karşı anında tefsir ederek, bazıları ise bir süre geçtiğinde ayarı verir.
Birde tevafuklar, olan olaylar, başına gelen hadiseler ile ayarını alırsın. Bu ayar bazen gaipten duyulan bir söz, bazen ayağın taşa takılması, bazen bir dokunuş, bakış ile olur. Bir suç işlersiniz biri size öyle bakar ki yamulur gidersiniz. Hatalı bir şey yaptığınızı kabul edersek camide imamın “ASR” suresini okurken duyduğunuzda tövbe edersiniz. Ya da cumanın vaktinde biraz daha, bir daha, azıcık daha diye imamı dinlemek veya kendini dinlemek yerine telefonla oynarsan bir mesaj gelir “bulunduğun yere adapte ol, uğraşma başka şeyle” yazar ve mesajı okuyum derken telefon kapanıp açılır ve tüm bilgiler silinip gider. Belki ilk defa başına gelmiştir ama olur işte. O mesaj ile ruha ayar verirsin.
Ayarı olan kadar veren de önemlidir. Önemsiz olsa ayarı da önemsiz olur. Rabbim tez anlayıp, yalama olmadan ayar olanlardan etsin.Y oksa dikiş tutmazsa tehlikeli olur.
Yazının devamı bir sonraki gün
Bu haber 3548 defa okunmuştur.