BİRLİKTE OLMAZ- OLAMAZ
Hikâye buya bir yılan varmış birde adam. Adam her gün bir köşeye bir kap içinde süt bırakırmış. Yılan gelip o sütü içer sonra kabın içine bir altın bırakıp gidermiş. Bu her gün böyle devam ederken tamahkâr adam yılanı öldürüp altınların hepsine birden sahip olmayı planlamış. Sütü bırakıp bir köşede beklemiş. Yılan geldiğinde elindeki balta ile vurmuş. Yılan çevik davranıp kaçmış ama kuyruğu kopmuş. Yılanda intikam için gitmiş beşikte uyuyan adamın oğlunu zehirlemiş ve öldürmüş.
Aradan zaman geçmiş adam yaptığına pişman olmuş. Aramış taramış bulmuş. yılanı ve özür dilemiş. Ama yılan “sende evlat acısı bende kuyruk acısı olduğu sürece artık dost olamayız” demiş.
Günümüzde bir açılım furyası almış başını gidiyor.
Kesinlikle en kötü çözüm çözümsüzlükten iyidir sözüne inananlardanım. Bir türlü ülkemin başına bela olan sorunların çözülmesi gerekiyor.
Hemşeri bakanımızın açıkladığı bir açılım paketi var gündemde.
Bir kere adını net koymak lazım. Bu paket yıllardır örtülü şekilde savaştığımız ancak resmiyette terörle mücadele sınırları içinde operasyon yapıp ele geçirmeye çalıştığımız PKK’nın tavsiyesi için mi yoksa ülkemizde birlikte yaşadığımız ve katıldığımız tüm savaşlarda omuz omuza verip düşmana yeri görü dar etmeye çalıştığımız etnik kökenine Kürt dediğimiz kardeşlerimiz için mi?
Asırlardır zaman zaman isyan girişiminde bulunan soydaşları olsa da Kürtler, hep etle tırnak gibi Türklerle birlikte yaşamışlardır. Bin kere ve bin ağızdan söylendi. Kız alıp kız verilmiş. Bu lisanında azıcık farklılık olan insanları birbirinden ayıramazsınız diye. Ama maalesef tarihin sayfalarında Kürt isyanları olmuş ve bir türlü bastırılmış.
Günümüzde PKK denen bebek katillerini içinde barındıran terör örgütü Kürtlerin hakkını savunmak adına yıllardır masum asker sivil Kürt Türk bir sürü insanın canına kıydı.
Şimdi bunları yani yakılan canları olmamış kabul edip bu eli kanlı terör örgütüne buyurun birlikte yaşayalım denilebilir mi? Elbette herkesin bir yakınından dolayı canını yakan bu terör örgütüne dur denmeli. Etkisiz hale getirilip tavsiye edilmeli. Ancak kesinlikle suça karışan ( ki bunlar zaten bilerek ilk örgüte katılımlarında suça karıştırılarak örgütten kaçmalarının önüne geçiriliyor.) insanları ülkemin güzide insanları ile birlikte yaşamaya zorlamamak gerekiyor. Bir yolla dağdan inmeleri sağlanmalı ama kesinlikle “hadi bu ülke sizinde ülkeniz gezin tozun çalışın yiyin için” denmemeli.
En güzeli bu terör örgütünden arındırılmaya ve tavsiye edilemeye çalışılan bu örgüt elemanlarının bir yolla başka ülkelere dağılmasını sağlamaktır. Nasıl yapılır bilmiyorum ama en gerçekçi çözüm bu yolla olur. Daha düne kadar bu eli kanlı örgüte kucak açıp, dirsek temasında bulunan ülkeler yok muydu? Tabiî ki onların ağa babalığını yapan bu ülkeler şimdi kabul etsinler beslediklerini.
Eğer bu açılımın mimarları tarafından güzel ülkemin içinde yaşamlarını sürdürmelerine izin verilirse kısa vadede olmasa bile zaman içinde çok ciddi sıkıntılar çıkacaktır. Dün oğlunu şehit eden insana ekmek satmak zorunda kalan bakkal baba herhalde afiyet olsun diyerek vermeyecektir o ekmeği dünün terör üyesine.
Şunu bir daha vurgulamak lazım. Buradaki sözüm PKK ve onun suça karışmış üyelerinedir. Benim kadim dostlarımın olduğu Kürt kökenli kardeşlere değildir. Zaten onları ayırmıyorum. Biz derken onları da kastediyorum.
Bu hazırlanan ve açılım denen paket hakkında birlikte yaşama konusunu ele almaya çalıştım. Devamında örneklere diğer açılardan da konuya devam edeceğim inşallah.
Selam ve dua ile…