DİKKAT BİRAZ DİKKAT

24 Mart 2020, 13:17

DİKKAT BİRAZ DİKKAT Zaten günlerdir bu virüs belası ile yatıp kalktığımız ve ekranlarda ince noktasına kadar bilen bilmeyen hereksin saatlerce konuşma yapıp, bu illeti anlattıkları için sizlere virüs hakkında bilgi verip, zaten yorgun olan kafanızı biraz daha yormak istemem. Ancak Dünyadaki gelişmeleri bir daha tekrarlamak ve alınması gereken önlemleri aktarmak, belki birbirimize empoze edip, tekrarlayarak farkındalık oluşturmak gereklidir. Çünkü görüyoruz ki maalesef bizim bu virüs bile anlayışımızı artırmamış. Her şeyden önce kadere iman bizim inandığımız İslam’ın iman şartlarından birdir. Elhamdülillah kadere iman etmezsek imanımızda aksaklık değil ciddi bir eksiklik olur ki bizi Rabbimiz bundan korusun. Emet imanımız tam ama tedbir almakta bizim asli görevimiz değil midir? Tedbir almak asla tevekkülün önüne geçmez ki. Tevekküle asla aykırı değildir ki. Sebeplere sarılıp onların yani sebeplerin gereğini yerine getirdikten sonra tevekkül edilir. Biz başımıza ne geleciğini biliyor muyuz? Elbette hayır. O halde neden tedbirimizi almıyoruz ki. Resulullah(Sav) efendimiz Tirmizden bir rivayete göre devesini dışarı bırakıp Allah(cc) a tevekkül ettiğini söyleyen birisine “önce deveni bağla ve ondan sonra Allah(cc)a tevekkül et” buyurmuştur. Şimdilerde mümkün olduğunca sokağa çıkmayın diye çağrılar yapılıyor. Çağrının ötesinde 65 yaş üstü olanlar için zorunlulukta getirildi. Peki; netice ne? Her şey aynı değişen hiçbir şey yok. Sanki her şey normalmiş gibi yaşlısı genci her zamankinden biraz daha fazla sokaklarda geziyor. Parklarda oturuyor. Her zamankinden fazla bir araya gelip lafın belini kırıyorlar. 65 yaşındaki Şevki ağabey almış yengemizi gittiği piknik yerinden 70 yaşındaki Osman emmiyi arıyor. “Hadi yengeyi de al gel mangalı yaktık, semaveri yaptık.” Osman emmi Allah(cc)’tan duyarlı da ret ediyor. Nemci ağabeyi kimse durduramıyor. İlla bir dolanıp gelecek, birileri ile buluşup konuşacak. Teyzeler elleye elleye domates almak için pazarın yolunu tutuyor. Valla doksan yaşına yaklaşmış İsmail dede bunlardan daha akıllı. Daha duyarlı. Daha tedbirli. Yapmayın etmeyin evinizde oturun. Biraz sabırlı olun. Şu illetin yayılması bitsin. Bir çaresi bulunsun. Ondan sonra parklarda, kahvehanelerde sohbetin daniskasını yaparsınız. Mangal kömürü mü bitiyor? Mangallık tavuklar mı tükendi. Şu iş bir bitsin al kardeşlerini ağabeylerini arkadaşlarını en güzle yerde mangal keyfi yap. Kim sana ne der. Ama yapmayın şimdi değil şimdi yapmayın dediğimizde bize bir şey olmaz deniyor. Allah(cc) var gaile yok deniyor. Allah(cc) Allah(cc) hani takdir alıp ondan sonra tevekkül edecektik. Madem bir şey olmaz Allah(cc) korursa neden evden çıkarken kapını kilitliyorsun. Neden karşıdan karşıya geçerken yeşil ışığı bekliyorsun. Neden boğazına ekmek takıldığında suyu yetiştiriyorsun. Neden bir uçağa bindiğinde türbülansa girince bildiğin hatta bilmediğin duaları okuyorsun. Sanılmasın ki herkes “sadece” kendi sağlığı için bu tedbirlere uyuyor. Sevdiklerinizin, sevmediklerinizin, hatta hiç tanımadığınızın sağlığı ile oynuyorsunuz bu vurdumduymazlıkla. Sabır acıdır ama meyvesi tatlıdır. Sabır, ruhun yüceliğini ortaya çıkarır. Sabır, acelenin panzehiridir. Sabırla nezaket birleşince, güç doğar. Sabır, genişliğe ulaşmanın anahtarıdır. Beklemeyi bilen insan, her şeyi elde edebilir. Sevinç kapısının anahtarı, sabırdır. İnsanlarla yaşamak için biricik vasıta, sabırdır. Sabredin! Hüzünsüz bir neşe ve darlıksız bir bolluk olmaz. İlim üç şeydir: Zikreden dil, şükreden kalp, sabreden beden. Ancak sabredenlere, mükâfatları hesapsız olarak ödenecektir. Hoşlanmadığına sabretmedikçe, hoşlandığını ele geçiremezsin. Hadi biraz dikkat ve sabır ve elbette dua. Selam ve du aile…

Bu haber 1304 defa okunmuştur.