OĞLUMA ÖĞÜDÜMDÜR-1
Yaradan Rabbim görelim neyler neylerse güzel eyler sözü tam bizim durumuzu gösteriyor. Daha yaşıtlarımın top oynayıp gezdiği yaşlarda belki de körebe oynadıkları yaşlarda kaderin emri ile asker olduk. Görev verilip “komutan” sıfatını aldığımızda karşımızda esas duruşta bekleyen yüz on sekiz askerin tamamı benden yaş itibariyle büyüktü.
Aradan yıllar geçti. Pek çok gelişmeler oldu. Hayatımızı etkileyecek hatalar yaptık. Doğru şeylerde yaptık. Hayatın yüklemiş olduğu getiriler ile büyüdük evlendik. Özel görevlerde bulunduk. Görevimiz gereği şehitlerimiz oldu. Şehit aileleri ile birlikte olduk. Evlatlarımız bu şehit ailelerini gördü. İçlerinin nasıl yandığını gördü. İnsanların kıyametlerinin nasıl koptuğunu gördü.
Yıllar yılları kovaladı. Evladımız meslek seçimi durumuna geldiğinde baba mesleğini seçti. Çok istemedik. Dersleri iyi olduğundan sivil hayata yönlendirmek istedik. Ama başarılı olamadık. Hep küçüklüğünden beri isteği olan “asker olacağım, polis olacağım, komando olacağım, vatanımı, bayrağımı koruyacağım ve şehit olacağım” sözünü yerine getiren oğlumuzun şükürler olsun isteği oldu.
Rabbim nasip ederse hayırlısı ile bir elin parmakları kadar zaman içinde mezun oluyor.
Dün konuşurken “söyle bakalım meslektaşım, mezuniyet hediyesi ne istersin, ne alayım sana” dediğimde tereddüt etmeden ve belli ki öncesinde kafasında kurduğu şeyi söyledi.
“baba” dedi. “Senden mezuniyet hediyesi olarak tek şey istiyorum.”
Maddi bir şey bekliyordum işin doğrusu. Ama benden “iyi insan olmanın, vatana millete hayırlı olmanın, dinine diyanetine hayırlı olmanın, ana babasına karşı iyi olmanın, mesleğinde iyi olmanın kısaca hayata sağlıklı ve hayırlı sarılmanın sence nasıl olması gerektiğini yazmanı ve bana teslim etmeni istiyorum.” Dedi.
Elbette çağımız internet çağı, elbette kendisi çocuk değil, elbette çevresinden alacağı pek çok alıntıları olacak. Ama onun isteğini anladım ben. Hayata 48 yılını vermiş birinden tecrübe almak istiyor.
Ben maddi bir istek olmamasına sevinmekten çok, evladımın benden tecrübe transferi yapmasından ne kadar onur duyduğumu, ne kadar gurur duyduğumu anlatamam. Beni sakalıma gözyaşlarımın dökülecek kadar duygulandıran bu isteğe cevabımı sizlerle paylaşmak istedim.
Bunların hepsi elbet benim tecrübelerim değil. Pek çoğu alıntı, pek çoğu başkalarının tecrübesi, pek çoğu hayatta gerçekleştirilmesi güç olan olgular. Ama benim derlediğim olgulardır. Hem varlığından gurur duyduğum oğullarım Emrah ve Zafer’e, hem kızım Eda’ya hazırladığım ve hayatta değerlerini buna göre tanzim etmelerini istediklerimdir.
Evlatlarım;
İyi bir insan kesinlikle “ben iyiyim” demez, iyi olduğunu iddia etmez. Ben iyiyim diyen bir kimse, bu sözüyle iyi olmadığını ortaya koymuş olur.
“Benim çok hatalarım, noksanlarım, kusurlarım, günahlarım, kötülüklerim vardır” demek iyi olmaya doğru bir adım atmaktır.
İyi bir insan bir topluluğa, bir cemaate, meselâ içinde on bin kişi bulunan bir camiye girse, kendisini oradaki insanların rütbe itibariyle en sonuncusu, en hakiri olarak görmelidir. “yahu, benden kötüsü de vardır, sondan birinci değil, ikinci olayım...” Derse, iyi olma imtihanını kaybeder.
Yazı yarım kaldı, hemen kestirip bir iki kelime ile bitirmeyelim ve devam edelim inşallah bir sonraki yazımızda.
Selam ve dua ile…
Bu haber 3725 defa okunmuştur.