TAVİZ DOSTA VERİLİR
İstediğimiz kadar farklı gündemler bulmaya çalışalım, istediğimiz kadar gündemi Sümer altı yapmaya çalışalım, olmuyor. Yine dönüp dolaşıp Demokratik açılım meselesine gelmek zorunda kalıyoruz. Çünkü konu çok ciddi ve çok kapsamlı bir konu olarak duruyor karşımızda.
Daha açılımın kalıbı belli olmadı. Görüşmeler devam ediyor her kesimle. Ancak kapısını kapatanla, kapısını açanla, bunu fırsat bilip çözüm için canla başla taşın altına elini koyanla, yâda çeşitli beyanat ve hareketlerle süreci baltalamaya çalışanlarla devam ediyor süreç.
Herkes elbette fikrini söyleyecek. Elbet herkes körü körüne bir şeylerin ardı sıra gitmeyecek. Sorgulayacak olup bitenleri. Bu açılım için yola çıkanlarında bu düşünceleri iyi irdeleme zorunluluğu olacaktır.
Çözümü meclis çatısı altından farklı yerde arayanlara karşı her kesim ayrı bir dikkat edecek ve fırsat vermemek için kenetlenecek. Öyle kanun dışı kuruluş ve kişileri dikkate almadan bu süreci güzel yurdumun çıkarlarına sonuçlandırmak zorunluluğu vardır. Çıkıldı yola. Dönüş olmaz. Bir türlü baş ağrıtan, ülkenin geleceğini ipotek altına alan bu sorunun Türkiye’min şahlanması için çözülmesi gerekiyor.
Bunu yaparken daha öncede ısrarla üzerinde durduğum gibi teröre taviz vermeden yapmak gerekiyor.
Hepiniz bilirsiniz bir hikâye vardır;
Bir mer'ada beraber yaşayan üç öküz varmış. Bu hayvanların biri sarı biri kara diğeri de alaca renkliymiş. Bunlar her zaman birbirine arka vererek otlarlar ve birbirinden ayrılmazlarmış. Kurt bunları yemek için can atmakla beraber yanlarına yaklaşamıyormuş. Bunun üzerine gayesine erişmek için bunların arasını açmayı düşünmüş. Bir gün alacalı öküz diğerlerinden uzakta iken sarı ve kara öküzün yanlarına sokulmuş "Siz ne kadar hoş ve güzelsiniz! Fakat bu alacalı arkadaşınız sizin aranıza hiç yakışmıyor" demiş. Diğerleri bu sözü tasdik edince kurt "Bunu aranızdan uzaklaştırın" demiş. Onlar bu işin çaresini sorunca "Siz bana yardımcı olursanız ben onu sizden uzaklaştırırım" cevabını vermiş. Kimi arkadaşının boynundan kimi ayaklarından bastırarak kurda yardımcı olmuşlar. Kurt büyük bir iştiha ile alacalı öküzü parçalamış.
Bir başka gün karnı acıkan kurt iki öküz birbirinden biraz uzak iken sarı öküze yaklaşmış "senin rengin ne kadar da güzel ama arkadaşının rengi siyah o senin yanına hiç yakışmıyor" demiş. Onun da yardımı ile kara öküzü parçalamış. Sonunda sarı öküzün karşısına dikilmiş ve hiçbir hileye lüzum görmeden doğrudan doğruya "Ben seni yiyeceğim" demiş. Sarı öküz işin vahametinin farkına varmış. Ama artık iş işten geçmiş yapacak bir şey kalmamış. Çaresizlik içinde şöyle mırıldanmış:
"Aslında biz alacalı öküzü yedirdiğimiz gün yenilmiş ve bu sonucu hak etmiştik."
işte bu duruma düşmeden önlemimizi almamız lazım. Birilerinin oyununa gelmeden çözmeliyiz.
Taviz vermeden yapmalıyız bunu. Taviz dosta verilir. Düşmana verilen taviz yenilgi sayılır. Etle tırnak misali bir olan iki farklı lehçe kullanan kardeş milletin arasını açmaya kimsenin gücünün yetmemesi lazımdır. Herkes dost olduğunu göstermek zorundadır. Aksi takdirde verilen tavizin yeni adı ortaya çıkar. DAHA FAZLA… Bugüne kadar verilen tavizle kim doymuş.
Selam ve dua ile…